Ebu Süleyman-ı Darani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Allah adamlarındandır.
Bir gün talebesiyle sohbet ediyordu ki, dergahta hizmet eden ve kendisini çok seven Ahmed adında bir talebesi geldi huzuruna.
Ve sordu:
- Fırın kızdı efendim. Hangi yemeği pişireyim?
Mübarek zat cevap vermedi.
Devam etti sohbete.
Bu Ahmed, hocası ne emrederse, hiç itiraz etmez, o işi, hemen getirirdi yerine.
Ve her gün ocağı yakar, iyice kızınca, ne pişireceğini gelip sorardı hocasına.
O gün, ikinci defa gelip arz etti:
- Efendim, fırın kızdı, hangi yemeği süreyim içine?
Hocası cevaben;
- Kendini sür, buyurdu.
Ahmed, hiç tereddüt etmeden;
- Peki efendim, dedi.
Ve koştu fırına.
Giderken de; “O böyle emrettiyse vardır bir hikmeti” diyordu.
Kapağını açıp girdi kızgın fırının içine.
Ve içerden kapattı kapağını.
Lakin sohbetteki talebelerin aklı Ahmet’teydi.
Gerçekten girmiş miydi fırına?
Gidin Ahmedimi çıkartın!
Bir müddet sonra hocaları;
- Gidin Ahmedimi fırından çıkarın! buyurdu.
Talebeler şaşkın halde;
- Hocam Ahmed gerçekten fırına girmiş midir? dediler.
- Elbette, buyurdu. O, bana itiraz etmez.
Gençler koştular fırına.
Kapağını açınca, hayret etti her biri.
Zira Ahmed, içerde rahatça oturuyordu.
- Haydi çık! dediler. Bizi hocamız gönderdi.
Ahmed çıktı fırından.
Hiçbir şey olmamıştı.
|