Fudayl bin İyad hazretleri “rahmetullahi aleyh”, gençliğinde yaptığı günahlarına tövbe edip, gönlünü Allah’a çevirmişti.
Bir gün sultanın adamlarını gördü yolda.
Ağlayarak;
- Beni sultana götürün ki, suçumun cezasını versin, buyurdu.
Birlikte gidip, bu isteğini sultana bildirdiler.
Sultan çok izzet ve ikramlarda bulundu kendisine.
İltifatlar etti.
Ve emretti adamlarına:
- Evine götürün, istirahat etsin!
Saygıyla götürdüler.
Evine geldiğinde, hâlâ ağlıyordu.
Hanımı onu görüp;
- Hayrola ne oldu? Niçin böyle ağlayıp inliyorsun? diye sordu. Yoksa seni dövdüler mi?
- Hayır dövmediler.
- E, niye ağlıyorsun öyleyse?
- Sultan cezamı vermedi. Onun için ağlıyorum.
Ecel, genç ihtiyar tanır mı?
Bu zat sevdiği bir gence;
- Ölüme hazırlan! buyurdu.
O genç;
- Ben henüz gencim efendim, dedi.
- Evet gençsin. Ama ecel, genç ihtiyar tanıyor mu ki evladım? Unutma, genç iken ölenlerin sayısı, yaşlanıp da ölenlerden daha fazladır.
- Peki ne yapayım öyleyse efendim?
- Önce İslamiyet’i öğren. Dinini öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır ve bilmeden Müslümanlık olmaz.
Ve ilave etti:
- Sonra bu öğrendiklerinle amel et. Ama hemen başla. Bırakma yarına.
- Bu kadar acil mı efendim?
- Evet. Ölüm ani gelir evladım.
Ve ekledi:
- Sonra yaparım diyenlerin hepsi pişman olmuşlardır.
|