Bir gün, bir kervan, Fudayl bin İyad’ın pusu kurduğu yere gelip mola verdi.
Ancak haberleri yoktu.
Kervandaki bir yolcu Kur’an-ı kerim okumaya başladı.
Fudayl, işitiyordu okunan Kur’an-ı kerimi.
Bir âyet-i kerimeye geldi ki, o âyette mealen; (Vakit gelmedi mi ki, kötü halleri düzelsin ve Allah'ın zikriyle kalbleri yumuşasın) buyuruluyordu.
Fudayl, işitti bu âyet-i kerimeyi.
Çok duygulandı.
Ve tövbesine sebep oldu bu âyet.
Geldi geldi, geçti bile
İçinden;
“Vakit geldi, geldi, hatta geçti bile” deyiverdi.
Kendinden geçmiş halde oradan ayrılıp, bir harabeye girdi.
Rabbinden utanıyordu.
Bir müddet sonra, aynı kervan yola çıktı yine.
Lakin soyulmaktan çok korkuyorlardı.
Birbirlerine;
- Fudayl'in yolu üzerindeyiz. Acaba soyulmadan geçebilecek miyiz? diyorlardı.
Fudayl, bunu da işitti.
Artık rahat olunuz
Ve ortaya çıkıp;
- Ey yolcular! Sizi müjdelerim. Artık rahat olarak geçiniz bu yollardan. Zira Fudayl vazgeçti bu işlerden! diye seslendi.
Şöyle devam etti:
- O, şimdi pişman oldu, tövbe edip, Allah’a yöneldi. Siz nasıl ondan kaçıyordunuzsa, bu günden sonra da o sizden kaçacak!
Sonra, her yeri dolaşıp, tövbesini bildirdi herkese.
Aldığı malları fazlasıyla ödedi.
Hepsiyle helallaştı.
Yalnız bir kişi hariç.
Ebyurd şehrinde bir Yahudi vardı ki, bir türlü helal etmiyordu hakkını.
Halbuki fazlasıyla vermişti ona da.
Ama o, helal etmiyordu.
|