İbrahim Edhem hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün, bir sarhoşu gördü yolda.
Ağzı kirli, yerde yatıyordu.
Onu öyle görünce;
“Az da olsa, bu ağız Allah demiştir. Onu kirli halde bırakamam” diye düşündü.
Ve su getirip yıkadı sarhoşun ağzını.
Az sonra uyandı adam.
Ve öğrendi hadiseyi.
Halinden utanıp, kuvvetli bir tövbe etti.
Ve İbrahim Edhem hazretlerinin halis bir talebesi oldu.
Çevir, altını oku!
Bir gün de bir taş gördü yerde.
Üzerinde bir yazı vardı.
Onu alıp, merakla okudu yazıyı.
Üzerinde “Çevir, altını oku!” yazıyordu.
Acaba ne yazıyor diye çok merak etti.
Çevirip okudu.
“Madem öğrendiğinle amel etmiyorsun, o halde niye bilmediğini öğrenmek istiyorsun?” yazıyordu.
Fakirlerden bir şey almam
Dünya malına hiç önem vermez, malıyla mağrur olanlara hiç itibar etmezdi.
Bir gün, zengin biri bin altın verdi kendisine.
Ancak kabul etmeyip;
- Ben, fakirlerden bir şey almam, buyurdu.
Zengin şaşırdı:
- Ama ben fakir değilim ki, dedi. Çok zenginim.
Sordu ona:
- Çok mu servetin var?
- Evet, pek çok.
- Peki daha artmasını ister misin?
- İsterim tabii.
Buyurdu ki;
- Öyleyse fakirsin. Zira fakir, aza doymayıp, daha çoğunu isteyendir.
|