Ebül Hasen-i Şazili hazretleri “rahmetullahi aleyh” anlatıyor:
Gençliğimde bir yere gidiyordum.
Geceleyin, bir dağın üzerinde uyuyakaldım.
Etrafımda yırtıcı hayvanlar dolaşıyor, fakat hiç korkmuyordum.
O sabah;
“Demek ki, Allah’a yakınım” diyordum kendi kendime.
Az sonra dereye indim.
Tam abdest alacaktım ki, bir sürü keklik beni görünce hep birden uçtular.
O zaman da bir ürkeklik geldi kalbime.
O ara bir ses duydum.
-Ya Ebel Hasen! Dün vahşi hayvanlardan korkmamıştın. Şimdiyse şu uçuşan kuşlardan korkar oldun, diyordu.
Kendi kendime;
“Niçin böyle oldu?” diye düşünceye daldım.
O esnada cevap geldi:
- Çünkü dün bizimleydin, bugünse nefsinle oldun.
Kabahat bende
Bu zat, bir gün sohbetinde;
- Unutmayın. Kavga, iki diri arasında olur, buyurdu.
Ve sordu onlara:
- Siz hiç, bir ölü ile dirinin kavga ettiğini gördünüz mü?
- Hayır, görmedik efendim, dediler.
- Demek ki bir tarafın ölü olması lazım. Ölü olmak için kabahat bende diyeceksiniz. O zaman hiç kavga olmaz.
Tasavvuf nedir?
Bir gün de;
- Tasavvuf nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Tasavvuf, zamanı en iyi şekilde kullanmaktır buyurdu.
- Sabır nedir efendim? dediler.
- Susmaktır, buyurdu.
- Bize nasihatiniz nedir efendim?
- Dininizi doğru öğrenip, öğrendiklerinizle amel ediniz.
|