Ubeydullah Serhendi, gönül dostu bir veli.
Nasihati, herkese olurdu faideli.
Bu zat buyuruyor ki: (Çok korkunuz Allah’tan.
Sakının, çok sakının her haram ve günahtan.
Nitekim evliyadan bir mübarek zat vardı.
Allah korkusu ile, her günahtan kaçardı.
Gençliğinde, bir kadın geldi bir gün yanına.
Konuşup, çirkin bir iş teklif eyledi ona.
O bunu işitince, kan beynine sıçradı.
Hiç cevap vermeyerek, oradan uzaklaştı.
Ve başladı kaçmaya o kadının şerrinden.
O ahlaksız kadın da, koştu onun peşinden.
Günah korkusu ile kadından kaçar iken,
Birden bire önüne, bir çukur çıktı birden.
Şöyle bir nazar etti, derindi içerisi.
Haram işlemektense, yoktu başka çaresi.
O edepsiz kadın da geliyordu ardından.
O çukura atlayıp, kurtuldu o kadından.
Bu hadiseden sonra, geçti çok uzun yıllar.
Yaşı da ilerleyip, oldu hem çok ihtiyar.
Gençlikte yaşadığı halleri düşünürken,
Bir ara hatırına bu kadın geldi birden.
Duydu bir an nefsinin şöyle söylediğini:
(Niçin kabul etmedin onun o teklifini?
Peki deyip, o çirkin fiili işleseydin.
Sonra da pişman olup, istiğfar eyleseydin.)
Nefsinden bu düşünce gelince kendisine,
Çok fazla üzülerek, şöyle dedi nefsine:
(Ey günahlarla dolu habis ve alçak nefis!
Senin böyle düşünmen, ne çirkindir ve ne pis.
Kırk yıl önce, genç iken böyle düşünmedin de,
Şimdi mi düşünürsün, bu ihtiyar halinde?
Kırk senedir çektiğin mücahede, riyazet,
Ne oldu gece gündüz o çalışma, o gayret?
Gençken yüz vermedin de sen o adi kadına,
Pişman mı oluyorsun şimdi o yaptığına?
Ey nefsim, sen ne alçak, ne hainmişsin meğer.
Şu ihtiyar halinle düşünürsün bak neler.)
Öyle çok üzüldü ki nefsinin bu sözüne,
Günlerce rahat uyku girmez oldu gözüne.
Halbuki girmemişti o günaha o zaman.
Sırf bu düşüncesine üzülüp oldu pişman.
O kadar yükseldi ki bu pişmanlığı ile,
Böyle yükselemezdi hiçbir ibadetiyle.
Peygamber efendimiz hadiste bildirmiştir:
(Günaha tövbe eden, hiç yapmamış gibidir.)
Kalb gözüyle bakanlar, açıkça görürler ki,
Günah zehir gibidir, yahut da ateş gibi.
Zehir yiyebilir mi bir insan bile bile?
Yahut tutabilir mi ateşi, eli ile?)
|