Abdullah El Acemi, büyük alimlerdendir
Söz ve nasihatları, kalblere hayat verir.
Binikiyüzkırkiki yılında doğan bu zat,
(Bire) yakınlarında, bir köyde sürdü hayat.
O beldenin sultanı, iyiydi fevkalade.
Âlim ve evliyayı severdi pek ziyade.
Bu zatın bulunduğu köye geldi bir vakit.
Baktı ki, bir bahçede çalışıyor bir yiğit.
Bahçıvanlık yapardı, genç idi hem o zaman.
Bir tane nar istedi görünce onu sultan.
O da, bir nar koparıp, sultana verdi, fakat,
Nar ekşi çıktığından, çok utandı o saat.
Zira hiç bakmamıştı o narların tadına.
Derhal namaza durup, yalvardı Allah’ına.
O secde ettiğinde, cümle ağaç ve otlar,
Onun ile birlikte, hep secdeye yattılar.
Hak teâlâ, sultanın gözlerinden, perdeyi,
Kaldırınca, o dahi gördü bu hadiseyi.
Baktı ki, evliyadan bir kişidir işbu zat.
Hemen attan inerek, eyledi çok iltifat.
Dedi: (Bir istirhamım vardır ki benim senden,
Begayet sevinirim eğer kabul edersen.
Şöyle ki, bir kızım var, güzel ve ehl-i namus.
Onu, sana vermeyi istiyorum bahusus.)
Dedi ki: (Olur ama, yok bir şeyim dünyalık.
O ise sultan kızı, değil ki bana layık.)
Dedi: (Hiç mühim değil bu işte mal ve servet.
Şereftir bizim için, yeter ki sen kabul et.)
Sonra evine gidip, söyledi hanımına.
O dahi kabul edip, sevindi hem de buna.
Kızının çeyizini, yükletti yüz deveye.
Gönderdi bu velinin bulunduğu beldeye.
Ona haber verdiler kervanın geldiğini.
Çıktı karşılamaya o da yeni gelini.
Lakin taht-ı revanda oturan hanımına,
Dedi: (Ey sultan kızı, hoş geldin, gel bu yana.
İn o taht-ı revandan, bura yokluk evidir.
Saray yoktur burada, evin, şu kulübedir.
Hem o üzerindeki süslü elbiseleri,
Çıkarıp da yerine, giyin şu eskileri.)
O, hiç yadırgamadan (Peki) dedi hepsine.
Onunla evlenmeyi nimet bildi nefsine.
Bir gün, bu evliyayı, diğer bazı veliler,
İşitip, kendisini ziyarete geldiler.
Baktılar, temizliyor otlarını bahçenin.
Dediler ki: (Ne kadar zor imiş işin senin.)
Birisi, bir işaret eyledi o otlara.
Bir yere toplandılar bütün otlar o ara.
(Niçin böyle yaptınız?) deyince o veli zat,
Dedi: (Arzu ettim ki, görülsün işin rahat.)
Buyurdu ki: (Fakat biz, böyle istemiyoruz.
Biz, alın terimizle kazanmak istiyoruz.)
Bir işaret eyledi otlara kendi yine.
Dağıldı bütün otlar bu defa yerlerine.
Onlar bunu görünce, hepsi af dilediler.
Ona talebe olup, hizmetine girdiler.
|