Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, halifelik günlerinde bir grup eshabla Medine’den çıktı.
Yanında kölesi hazret-i Mugire de vardı.
Şam’a gidiyorlardı.
Ancak bir devesi vardı Halifenin.
Ve kölesiyle nöbetleşe biniyorlardı.
Ancak, Şam’a iyice yaklaşmışlardı ki, deveye binme sırası hazret-i Mugire’ye gelmişti.
Hazret-i Ömer indi.
Tam Mugire binerken eshab girdi araya:
- Ya emir-el müminin! Deveye siz binseniz yine.
- Neden ben binecekmişim?
- Şam halkı kölenizi devede, sizi yaya görürlerse, kölenizi halife zannederler. Endişemiz bundandır efendim.
Hazret-i Ömer pek memnun olmamıştı bu sözlerden.
Buyurdu ki:
- Kardeşlerim, kalblerimiz İslam’ın nuruyla aydınlanmadı mı?
- Elhamdülillah.
- Resulullah efendimize eshab olmakla şereflenmedik mi?
- Şükürler olsun.
- Peki söyleyin bana. Bu iki büyük nimete kavuşmuşken, deveye binmemizin ne kıymeti vardır? Bu nimetler bize yetmez mi?
Eshab-ı kiram sustular.
Hak vermişlerdi Halifeye.
Şam’a vasıl olunca emretti Hazret-i Ömer:
- Kimin bende bir hakkı varsa, gelip istesin!
Kulağımı çekmiştiniz
Bunun üzerine kölesi öne çıktı ve;
- Efendim! Bir defa büyük bir suçum yokken kulağımı çekmiştiniz. O hakkımı istiyorum, dedi.
Hazret-i Ömer memnun olmuştu:
- Gel öyleyse, sen de benimkini çek, ödeşelim! buyurdu.
Eshab-ı kiram şaşırdılar.
Biri cesarete gelip, arzetti:
- Ey Halife! Sizin gibi adil bir melik dünyaya gelmemiştir. Böyleyken onun böyle hak istemesini biz doğru bulmuyoruz.
Hazret-i Ömer kararlıydı:
- Sakın mani olmayın, buyurdu. Bugün helallaşmazsak, yarın çok güç olur ahirette.
Ve döndü kölesine.
- Haydi gel, yap dediğimi!
Hazret-i Mugire yaklaştı.
Ve Efendisinin kulağını belli belirsiz bir şekilde, adeta okşar gibi çekiverdi.
Hazret-i Ömer itiraz etti buna:
- Hayır, öyle değil, kuvvetli çekeceksin!
Hazret-i Mugire edeble mırıldandı:
- Fazla çekersem, sizin hakkınız bana geçer diye korktum efendim.
- Öyleyse hakkını helal et!
- Helal olsun efendim.
Hazret-i Mugire’nin maksadı, Efendisini sevindirmekti.
Çünkü Onu çok iyi tanıyor, böyle yaparsa mutlu olacağını kesin biliyordu.
Nitekim o günden sonra Hazret-i Ömer, daha çok sevmişti kendisini.
|