Bahşi Halife "rahmetullahi aleyh", Anadoluda yetişen Velilerdendir.
Amasya’ya bağlı Taşova’nın Uluköy kasabasında doğdu.
1520 de Amasya’da vefat etti.
Bu zatı çok seven biri vardı o devirde.
Ancak seneler sonra muhtaç hale düştü.
Yaşlı olduğu için çalışacak halde değildi.
Bahşi Halife de göçmüştü dünyadan.
Kimsesi yoktu yardım isteyecek.
Daralmıştı, bunalmıştı.
Bir gece bu üzüntüyle yatıp, bu büyük Veliyi gördü rüyasında.
Bahşi Halife;
- Üzülme, buyurdu kendisine. Allahü teâlâ rızıklara kefildir. Yarın işin halledilecek, sevineceksin.
Uyandı uykudan.
O büyük zatı görmenin zevkiyle unutmuştu her derdini.
Az sonra kapı çalındı.
Açtığında hiç tanımadığı bir kişiyi gördü eşikte.
Adam, elinde tuttuğu altın dolu keseyi uzatıp;
- Bunu alın, dedi. Bitmeden yine gelirim.
Ve dönüp gitti.
“Kimsin, nesin?” demeye vakit bulamadı.
Ancak rüyasını gördüğü için anlamıştı onu kimin gönderdiğini.
Selamün aleyküm
Bir gün de yeni evli bir komşusu geldi bu zatın yanına.
Ancak Onu üzüntülü görünce sordu:
- Hayırdır efendim, üzgün gibisiniz, neyiniz var?
Büyük Velî;
- Ben iyiyim evlat, buyurdu. Ama senden şikayet var.
Adam meraklandı:
- Şikayet mi? Benden mi? Kim?
- Hanımın şikayetçi. Onu üzüyormuşsun.
- Bazen oluyor hocam. Ne yapayım, bağırıp çağırıyorum işte. O da oturup ağlıyor.
Sordu ona:
- Sen kul hakkını bilmez misin evladım?
- Bilmez miyim efendim. Daha geçen gün; “Ahirette en çetin şey kul hakkıdır. Allahü teâlâ kul hakkını affetmez” buyurmuştunuz.
- Peki en fazla kul hakkı, karı-koca arasında olduğunu da biliyor musun?
- Evet hocam, onu da sizden öğrenmiştim.
- Öyleyse niçin üzüyorsun o zavallıyı? Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Hanımını üzenden kıyamet günü bizzat ben davacı olacağım” buyuruyor. Hiç korkmuyor musun?
Genç adam çok mahcup olmuştu.
Başını önüne eğip düşünceye daldı.
Bahşi Halife son nasihatını yaptı ona:
- Oğlum, git özür dile hemen. Helallık al. Bir daha da kırma kalbini.
Ve ekledi:
- Unutma, namazını kılan ve tesettüre dikkat eden bir hanım, “Cennet nimeti”dir. Haydi hemen git.
Adam;
Baş üstüne efendim, dedi.
Ve gidip özür diledi hanımından.
Bir daha da üzmedi onu.
|