İki cihanın sultanı Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” mescid-i haramda namaz kılıyor, beri yanda ise bir müşrik grubu oturmuş konuşuyorlardı.
Mevzu, Efendimiz aleyhisselamdı tabii.
Ne yapmalı, ne etmeli?
Onun yaktığı bu İslam meşalesini söndürmeliydi bir an önce.
Ama bir şey yapamıyorlar,
Bunun için de kuduruyorlardı öfkeden.
Ebu Cehil hiddete kapılıp döndü yandaşlarına:
- Yetti gayri. O secdeye gitsin, koşup ensesine ayağımla basacağım, göreceksiniz! dedi.
Öbürleri teşvik ettiler.
- Tabii ya, geç bile kaldın.
Az sonra o Server “sallallahü aleyhi ve sellem” secdeye indiler.
Bu melun fırladı hemen.
Koşarak gitti.
Ve sessizce yaklaştı arkadan.
Fakat o da ne?
Zınk diye durdu birden.
Sonra da gerisingeri kaçmaya başladı
Oradakiler bir mana veremedi buna.
Yaklaşınca sordular:
- Hayrola, ne oldu sana böyle? Neden kaçıyorsun?
Koca kâfir korkudan titriyordu.
Zorlukla konuştu:
- Görmediniz mi?
- Neyi görecektik?
- Ateş deryasını.
Hayretle birbirlerine baktılar:
- Biz bir şey görmedik ya Eba Cehil.
- Yahu Onunla aramızda ateş deryası peydah oldu. Bir adım atsaydım yanacaktım.
Az önce iri iri laflar eden Ebu Cehil, şimdi zelil ve hakir duruma düşmüştü.
Peki ibret almış mıydı?
Hayır.
Bu, nasip meselesiydi.
Yemin olsun ki…
Ebu Cehil yenik düştükçe küfrü artıyor,
kinine kin katıyordu.
Yandaşlarıyla otururken yine büyük büyük laflar etmeye başladı bir gün:
- Yemin olsun ki, kafasını taşla ezeceğim bugün. Siz de şahit olun!
Az sonra Allah’ın Sevgilisi “sallallahü aleyhi ve sellem” oraya teşrif edip, büyük bir huşu ile namaza durdular.
Müşrikler döndüler Ebu Cehile:
- Haydi ya Eba Cehil, göster kendini!
Kalktı bu.
Koca bir taşı iki eliyle kaldırıp arkadan yanaştı usulca.
Birazdan o Server “sallallahü aleyhi ve sellem” secdeye inince, taşı kaldırdı.
Tam bırakacaktı ki, taşı kenara fırlatmasıyla geri kaçması bir oldu.
Hem de ne kaçmak.
Yandaşları seslendiler:
- Ne oldu? Niye kaçıyorsun?
- Canavar! dedi titreyerek. Üzerime “korkunç bir canavar” saldırdı. Kaçmasaydım parçalayacaktı beni.
Ders almak mı?
Nerdee.
Kur’an-ı kerimde mealen; “Gözleri var görmezler, kulakları var işitmezler” buyuruluyor ki, işte bu gibileri işaret ediyor olmalı.
|