Ebu Bekir Ensari "rahmetullahi aleyh" hazretlerine bir grup genç geldi bir gün.
Selam verip;
- Bize Peygamber efendimiz aleyhisselamdan bahseder misiniz, dediler.
Büyük Velî;
- Peki gençler, dedi.
Ve başladı anlatmaya:
- Efendimiz aleyhisselamın mübarek vücudu, çiçekten daha güzel kokardı. Mesela birinin elini tutsa, o el günlerce güzel kokar, bir yerden geçse, güzel kokusu mahalleyi sarardı.
Ve şunu anlattı onlara:
Bir gün, Enes bin Malik’in “radıyallahü teâlâ anh” hanesinde uyuyup terlemişlerdi.
Enes hazretlerinin annesi, o terleri, bir çöp ile alıp küçük bir şişeye koyuyordu ki uyanıp sordular:
- Ne yapıyorsun ya Rümeysa?
- Mübarek terinizden alıyordum ya Resulallah.
- Ne yapacaksın onları?
- Esans olarak kullanacağız.
Efendimiz aleyhisselam tebessüm buyurdular.
Çok da cömertti
Aynı gençlere;
- Peygamber efendimiz aleyhisselam çok da cömertti, buyurdu.
Ve şunu anlattı onlara:
Medine’ye bir gayri müslim gelip, Efendimiz aleyhisselamdan dünyalık bir şeyler istemişti.
Ona, bir koyun sürüsü verdiler.
Bu cömertliği görünce iman edip, koştu kabilesine ve seslendi:
- Ey insanlaar!
Kabilesi bir anda etrafını sardı.
- Hayırdır, ne var?
Adam, Efendimiz aleyhisselamın bu cömertliğini anlattıktan sonra dedi ki:
- Koşun! Koşun! O zata siz de iman edin.
Bütün kabile gittiler.
Ve hepsi imanla şereflendiler.
Bir torba altın
Bir gün de “Doksanbin dirhem” kıymetinde, bir torba dolusu altın getirdiler Peygamber efendimiz aleyhisselama.
Şaşırdılar:
- Bir torba altın mı efendim?
- Evet. Tamamını eshabına dağıttı onların. Tam altınlar bitmişti ki, biri daha gelip altın istedi.
Buyurdular ki:
- Her neye ihtiyacın varsa, çarşıdan satın al. Ben sonra öderim.
Gençler çok duygulanmıştı:
- Ne büyüklük hocam!
- Evet. Cenâb-ı Hak şefaatine kavuştursun.
- Amin!
|