Balıkesir’in Bigadiç kazasına bağlı İğciler köyünde bir Allah dostu yatıyor.
Barak Baba "rahmetullahi aleyh".
Bir gün cemaatine;
- Kardeşlerim! Ne olur, benim bir hatamı görürseniz açıkça söyleyin bana, çekinmeyin, buyurdu.
Önce bir sükut oldu.
Sonra biri arzetti:
- Efendim, sizin mühim bir kusurunuz var.
Sevindi mübarek:
- Söyle kardeşim, hemen düzelteyim.
Dedi ki:
- Efendim, bizim gibi günahkâr ve size layık olmayan kimseleri huzurunuza kabul ediyor, kıymetli vakitlerinizi bize ayırıyorsunuz.
Bunu duyunca ağladı.
Ve buyurdu ki:
- Estağfirullah. Ben kendimi, hepinizden daha günahkâr ve aşağı biliyorum. Size hizmette bulunmak, benim için büyük nimet ve şereftir.
Cennete ne ile girilir?
Bir gün de sordular bu zata:
- Efendim, Cennete ne ile girilir?
- Allah’ın rahmetiyle.
- Sevaplarımızla değil mi?
- Hayır. Cennete girmek, ancak Allahü teâlânın rahmetiyle olur.
- Herkes için de böyle midir efendim?
- Evet. Peygamber efendimiz aleyhisselam bir gün; “Hiç bir kul, kendi ameliyle Cennete girmez. Ancak Allahü teâlânın rahmetiyle girebilir” buyurmuşlardı.
Eshabı sordu:
- Sen de mi ya Resulallah?
Efendimiz aleyhisselam;
- “Evet ben de” buyurdular.
O nasıl olur?
Bir gün de sohbetinde;
- Mümin, Allahü teâlânın sıfatlarıyla sıfatlanmalıdır, buyurdu.
Sordular:
- O nasıl olur hocam?
Şöyle izah etti:
- Mesela Allahü teâlâ affedicidir. Biz de Onun kullarını af edip, kin tutmayacağız.
Ve ekledi:
- Allahü teâlâ, kullarının günahlarını örtücüdür. Biz de, din kardeşlerimizin ayıp ve kusurlarını örtüp, kimseye anlatmayacağız.
|