Ebu Abdullah el Mukri "rahmetullahi aleyh", Evliyanın büyüklerindendir.
Nişabur’da vefat etti.
Ömrü insanlara hizmetle geçti bu zatın.
Sonunda bir hastalığa yakalandı.
Meğer “Ölüm hastalığı”ymış bu.
Ateşler içinde kıvrandığı halde diz üstü oturur, ayağını uzatıp yatmazdı.
Halbuki oturacak takati yoktu.
Bu hâl dikkatini çekti oğlunun.
Yanına gelip diz çöktü:
- Babacığım!
- Buyur evladım.
- Ağır hastasınız şu anda. Hani diyorum ki, şöyle ayaklarınızı uzatıp yatsanız olmaz mı? Rahat edersiniz.
Oğluna şefkatle baktı mübarek zat:
- Hey oğul güzel dersin. Uzatayım da kime karşı uzatayım?
Delikanlı sağına soluna baktı:
- Burada kimse yok ki babacığım.
- Var evladım. Senin görmediğin kimseler var burada. Melekler var. Onlara karşı mı ayak uzatayım?
Oğlu pişman oldu öyle söylediğine.
- Özür dilerim babacığım, dedi.
Ve açtı Kur’an-ı kerimi.
Başladı okumaya.
Az sonra babası “Allah!” deyip ruhunu teslim etti.
İki şey çok mühim
Bir gün nasihat istediler bu zattan.
Cevap olarak;
- İki şey çok mühimdir, buyurdu. Okumak ve okutmak.
Sonra izah etti:
- Okumaktan maksat, “İslamiyet’i öğrenmek”, okutmaktan maksat da öğrendiğini “Başkalarına öğretmek”tir. Öğretmek, öğrenmekten daha sevaptır.
İhlasın artması için
Bir genç de bir gün bu zata;
- Efendim, ihlasımın artmasını istiyorum, ne yapayım? diye sordu
Cevaben;
- Öyleyse İslam büyüklerinin, Evliyaların hayatlarını oku, buyurdu.
- O zaman ihlasım artar mı efendim?
- Evet evladım. Çünkü onların kalbleri çok nurludur. Hayat hikayeleri okunursa, sevgileri kalbe dolar. Onları sevince de kalb nurlanır, temizlenir. İhlas hasıl olur böylece.
|