Evliyanın büyüklerinden Ebül Fadl Ahmedi "rahmetullahi aleyh" hazretleri zamanında bir genç İslamiyet’ten habersizdi.
Köyünde çiftiyle çubuğuyla meşguldü gün boyu.
Ancak bu halini beğenmiyor, üzülüyordu içten içe.
Bir gece, yatmadan evvel;
“Ya Rabbi! Burada cahil kaldım. Dinimi öğrenmek istiyorum. Bana yardım et!” diye dua edip yattı.
Rüyasında nur yüzlü bir zat belirdi yanıbaşında.
Mübarek zat, ona şefkatle bakıp sordu:
- Sen dinini mi öğrenmek istiyorsun evladım?
Genç başını salladı:
- Evet efendim. Ama kimden, nasıl öğreneceğim?
- Ben sana öğretirim.
- Sahi mi, ama siz kimsiniz, nerdesiniz?
O nurlu zat;
- Adım, Ebül Fadl Ahmedi, falan köydeyim. Bana gel, sohbet ederiz. Sana her şeyi öğretirim, dedi.
Ve kayboldu gözden.
Genç uyandığında sevinç içindeydi.
Zor etti sabahı.
Gün ışıyınca tuttu o köyün yolunu.
Adresi bulup girdi içeri.
Karşıda nur yüzlü bir zat oturmaktaydı.
Hemen tanıdı Onu.
Evet, rüyada gördüğü nurlu zattı bu.
Koşup sarıldı ellerine.
- Efendim, sizsiniz.
- Evet yavrum, benim. Hoş geldin. Ben de seni bekliyordum. Burada İslamiyet’i öğrenir, sen de başkalarına öğretirsin.
- İnşallah efendim, dedi.
Ve derse başladılar.
Genç, bu zatın sohbetiyle kısa zamanda yetişti.
Ve “büyük bir alim” olarak döndü köyüne.
|