Mısır Evliyasından Ahmed-ez Zahid "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin talebesinden Ömer adında bir genç, bu zatın huzuruna geldi ve;
- Efendim, izin verirseniz memlekete gitmek istiyorum, diye arzetti.
Büyük Veli;
- Hay hay evladım, buyurdu. Git tabii, iyi olur.
- Yarın sabah çıksam hocam?
- Tabii ya. Anneni babanı ziyaret eder, dualarını alırsın.
Delikanlı sevinmişti.
Hocasının elini öpüp çıkıyordu ki, mübarek zat seslendi arkasından:
- Giderken bal götür babana!
Hikmetini anlamadıysa da,
- Baş üstüne efendim! deyip düştü yola.
Memleketine vardığında gördü ki babası ağır hasta.
Getirdiği balı verdi annesine.
Kadıncağız balı görünce çok şaşırıp, sarıldı oğlunun boynuna.
- Nerden akıl ettin bunu oğlum?
- Hayrola, bal mı lazımdı yoksa?
- Evet ya. Doktorlar, babana bal yemesini söylediler. Ama yoktu buralarda. Çaresizdik. Sen Hızır gibi yetiştin oğlum.
Gülümsedi çocuk:
- Hocam söyledi anne. Ben nerden bileyim.
Kadıncağız;
- Öyleyse bil o hocanın kıymetini oğlum. Sakın ayrılma yanından, dedi.
Sonra açıp, balı yedirdiler hastaya.
Kısa zamanda şifaya kavuştu adam.
Bu dünya, hayaldir
Mübarek zat, bir gün de bir sevdiğiyle sohbet ediyordu ki;
- Bu dünya hayaldir, buyurdu.
Adam pek anlayamadı.
- Dünya hayal midir efendim?
- Evet, bir rüyadır dünya. Peygamber efendimiz aleyhisselam öyle buyuruyor.
- Ne buyuruyor hocam?
- “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyuruyor.
|