Yemen’de yetişen Velilerden Ebu Bekir Es-Sekkaf hazretleri "rahmetullahi aleyh", medresede okurken hocasını çok sever, onun rızasını almaya çalışırdı her fırsatta.
Bir gün, hocası talebelere dönüp;
- Çocuklar, bugün benim şöyle şöyle bir işim var, buyurdu. Bunu kim halledebilir içinizde?
Kimseden ses çıkmazken, bu, fırladı ayağa:
- Emredin hocam. Ne ise yapıp geleyim.
Hocası memnun olduysa da, rıza göstermedi:
- Sen henüz yenisin evladım.
- Olsun efendim.
- Yok yok, derslerine mani olur belki. Başkası gitsin.
Ancak o ısrar etti:
- Hocam, sizin hizmetinizi görmek, benim için her şeyden daha mühim ve sevgilidir. Ne olur, izin verin halledip geleyim.
Bu söz, çok hoşuna gitti hocasının.
Açtı ellerini;
- Ya Rabbi! Bu genç fethetti gönlümü. Sen de onun kalbini aç, manevi ilimlerle doldur içini, diye dua etti.
İşte, ne olduysa o anda oldu.
Bu dua bereketiyle açıldı kalb gözü.
Ve okyanuslar akmaya başladı gönlüne.
Kısa zamanda yükselip, zamanının bir tanesi oldu.
Dünyada öyle yaşa ki...
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Sana iki nasihatim var, buyurdu. Birincisi, bu dünyada öyle yaşa ki, Allahü teâlâ seni, yasak ettiği bir şeyi yaparken görmesin. İkincisi, ibadetlerini öyle yap ki, Allahü teâlâ beğensin onları, kabul etsin.
Delikanlı sordu:
- O, hangi ibadetleri beğenir efendim?
- Şartlarına uygun olarak yapılanları beğenir oğlum. Ahirette her işinden hesaba çekileceksin. Şimdiden hazırla cevaplarını.
Ve ilave etti:
- “Ehl-i sünnet alimleri”ni çok sev. Onların nasihatlarına göre yaşa bu dünyada.
|