Yemen’de yetişen Velilerden Ebu Bekir bin Salim Ayderus hazretleri "rahmetullahi aleyh", insanların dünya ve ahiret saadeti için çırpınırken, hasetçi biri de aleyhinde çalışırdı bu Hak dostunun.
Gıybetini yapardı ötede beride.
Çünkü çekemiyordu Onu.
Hatta bir gün, bu zatı seven bazı kimseleri evine çağırıp onlara dedi ki:
- Sizin o çok sevdiğiniz hoca var ya,
- Evet,
- O, bozuk bir kişidir.
Adamlar, hayretle ona baktılar:
- Sen neler söylüyorsun?
- O, sizi kandırıyor. Kendi menfaatini düşünüyor. Onun nesini seviyorsunuz ki? Elimde olsa, ona bir bardak su vermem.
Misafirler huzursuz olmuştu.
İzin isteyip dağıldılar.
Onlar gidince, olacak oldu.
Müthiş bir hararet bastı hasetçi adamın vücudunu.
Bir ateş, bir hararet.
Ne kadar su içse de kanmıyordu.
Hatta artıyordu harareti.
Vücuduna buz koydular, kâr etmedi.
Çok tabiplere götürdüler.
Bir çare bulunamadı.
Adam alev alev yanıyordu.
Nihayet yakınları bu zata gelip arzettiler durumu.
Büyük Veli, yine de acıyıp;
- Onun ilacı bizdedir, buyurdu. Bize olan haset ateşini söndürürse, onun içindeki ateş de söner!
Geri dönüp, bunu söylediler kendisine.
Adamın kalbi değişti birden.
Ona olan soğukluğu, sevgiye dönüştü.
Kalbindeki haset ateşi söner sönmez vücudunun ateşi de söndü gerçekten.
Huzurunda tövbe edip, talebesi olmakla şereflendi.
Asıl marifet nedir?
Bu zat, tevazu sahibi, alçak gönüllü bir zat idi.
Kendisini üzüp hakaret edenleri bile affeder, hatta iyilik ederdi onlara.
- Niçin böyle yapıyorsun? diye sordular bir gün.
Cevaben;
- Allahü teâlâ, kullarını böyle şeylerle imtihan eder, buyurdu. İmtihanı kazananlar girer Cennete.
Sordular:
- İmtihan nasıl kazanılır efendim?
- İnsanlardan gelen sıkıntılara sabretmekle, buyurdu. Ama bu da yetmez. Asıl marifet, o insanlara gül demeti sunabilmektir.
- Ama bu, çok zor efendim.
- Evet zor. Ama zoru yapabilenler kazanır imtihanı.
|