Manisa’da yaşayan Hak dostlarından Hasan Dede’ye "rahmetullahi aleyh", zenginin biri, suyu bol olan “bir kuyu” bağışlamıştı.
Ancak bir müddet sonra vazgeçip, geri aldı.
Halbuki dergaha çok faydası oluyordu bu kuyunun.
Onun bu davranışı Hasan Dedeyi incitmişti.
Ama iki saat sonra, o zengin adam, su için kuyuya gittiğinde, suyun tamamen çekilmiş olduğunu gördü.
İnanamadı gözlerine.
Kendi kendine;
“Bunda bir iş var” dedi.
Sonra uyandı birden.
“Buldum. Ben o zatın kalbini incittiğim için böyle oldu” dedi.
Tövbe edip koştu bu zatın dergahına.
Büyük Veli güler yüzle karşıladı kendisini:
- Hoş geldin kardeşim.
- Hoş bulduk efendim.
- Hayırdır, bir sıkıntınız mı var?
- Kuyunun suyu çekilmiş efendim. Geri aldığıma çok pişmanım. Ne olur, affedin beni. O kuyu artık sizindir.
Hasan Efendi gülümseyip, sordu;
- Kabul edeyim mi ne dersin?
- İhsan etmiş olursunuz efendim dedi.
- Pekala, kabul ettik, buyurdu. Şimdi git, o kuyudan biraz su getir de içelim.
Adamcağız;
- Baş üstüne! deyip koştu hemen.
Gördü ki, kuyu ağzına kadar su dolu.
Neredeyse taşacak.
Kendi kendine;
“Hey güzel Allah’ım” dedi. “Sevdiğin kullar için neler yaratıyorsun. Seni de seviyorum, senin sevdiklerini de”.
Allah kimleri sever?
Bir gün de;
- Hocam, Allahü teâlâ hangi kulları çok sever? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Günah işleyip de tövbe eden ve o tövbesini bozmayan kulunu çok sever, buyurdu.
Ve ekledi:
- Hatta ona “Sevgilim” der. Alemlerin Rabbi bir kuluna bu kelimeyi derse, o daha ne ister?
|