Irak Evliyasından Ali Sincari hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün talebesiyle sohbet ederken;
- Kalb, dönektir, buyurdu. Çok latif ve nuranidir. Şekilden şekile girer. Durmadan değişir.
Sordular:
- Neye göre değişir efendim?
- Göz neye bakarsa ona göre. Çünkü kalb, göze tabidir.
- Şeytana ve nefse de tâbi olabilir mi efendim?
- Evet. Kalb bir halde kalmaz. Bazen iyi olur, bazen kötü. Mesela bir büyük Veliyi, bir “Allah adamı”nı tanır ve onu severse, ona da tâbi olabilir. Onun için sahip çıkın kalbinize.
Sordular yine:
- Nasıl sahip çıkalım efendim?
- Birbirinizi çok sevin, birlik olun. Daima iyilerle birlikte bulunun. Nefsiniz istemese de zorla yapın bunu.
Altından kıymetli şey
Bir gün de sevdiklerine;
- Kardeşlerim, size ben, “Dünyada altından daha kıymetli bir şey var mı?” desem, ne dersiniz? diye sordu.
Cevap veren olmayınca;
- Altından daha kıymetli şey, o altını ihtiyacı olan Müslüman bir fakire vermektir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Çünkü dinimizde almak değil, vermek kıymetlidir. Kalbinde dünya sevgisi olanın işi zordur. Çünkü kalb Allahü teâlâya mahsustur. Orada yalnız “Allah sevgisi” olmalıdır.
Sordular:
- Allah sevgisi kalbe nasıl girer efendim?
- Dünya sevgisi çıkarsa, “Allah sevgisi” kendiliğinden kalbe girer.
Kötülük çabuk yayılır
Bir gün de;
- Kardeşlerim, kötülükler çabuk ve kolay yayılır, buyurdu. Çünkü nefsimiz kötü. Bu, tabiatta da böyledir zaten.
Ve açıkladı:
- Bir sepet üzümü düşünün. Sepet içinde bir tane çürük olsa, o bir çürük üzüm, sepetteki bütün sağlam üzümleri çürütür. Ama bütün sağlam üzümler, o bir çürük üzümü kurtaramazlar.
|