Hindistan’ın büyük Velilerinden Ahmet Kithu Efendi "rahmetullahi aleyh", gıybetten çok korkar, herkese de bunun zararını anlatırdı.
Bir gün sevdikleriyle otururken;
- Ben Rabbimden tek bir şey istiyorum! buyurdu.
Merak ettiler:
- O nedir efendim?
Buyurdu ki:
- Ona, hiç gıybet etmemiş bir kul olarak kavuşmak. Bunu istiyorum Rabbimden.
Hikmetini sordular.
- Çünkü gıybet, kul hakkına girer de ondan, buyurdu. Kıyamet gününde, hiç kimse beni böyle bir şey için arasın istemiyorum.
Sordular:
- Biz de istemiyoruz hocam. Bunun için ne yapmalıyız?
- Dünyada iken helallaşın! buyurdu.
- Ya helal etmezse efendim?
Buyurdu ki:
- Ne yapıp edin, o helallığı alın. Yoksa ahirette çaresi bulunmaz.
Bir hedefiniz olsun
Bu zat, bir günkü sohbetinde de;
- İnsanın yaptığı işlerde, mutlaka bir hedefi, maksadı, gayesi vardır. Bu da iki türlü olur, buyurdu.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
Buyurdu ki:
- Ya “Allah rızası” için olur, ya da “insanların rızası” için.
Ve izah etti:
- Yani insan, ya Rabbinin rızasını kazanmak için iş yapar bu dünyada, ya da insanlara beğendirmek için. Eğer Allah için yaparsa çok iyi. Onun yardımcısı Allahü teâlâdır. Mübarek olsun.
Sordular:
- İnsanlar için yaparsa efendim?
- Bu, çok kötü, buyurdu. Cenâb-ı Hak onun işini insanlara bırakır ki, sonu hüsran olur muhakkak.
İman kâmil ise…
Bir gün de;
- İmanın kâmil olduğunun alameti nedir? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- İmanı kâmil olanlarda iki haslet bulunur, buyurdu. Biri, sevdiği ve beğendiği şeyleri bir din kardeşine verirler.
Sordular:
- Ya öbürü efendim?
- Öbürü, verdikleri zaman çok sevinirler. Öyle ki, alan adam bu kadar sevinemez.
|