İstanbul Okmeydanı’nda medfun bulunan İdris-i Muhtefi hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdiklerine;
- Kardeşlerim, herkesle iyi geçinin, ama kendinizle iyi geçinmeyin, buyurdu.
- Yani nefsimizle mi efendim? dediler.
- Evet. Çünkü nefsiniz Allahü teâlânın düşmanıdır. Ona muhalefet edin. Ne kadar karşı gelirseniz, o nisbette rahat edersiniz. Yaşama gayemiz, Allah’ın kullarına “İslamiyet’i anlatmak”tır. Yoksa bu dünya çekilmez.
Şöyle devam etti:
- Ahirette her şeyin aslı var, alâsı var. Dünya, ahirete göre “Çöplük” gibidir. Aklı olan bu çöplüğe gönül bağlar mı hiç?
Ve nasihat etti:
- İslamiyet’i iyi öğrenin. İslamiyet, “bilmek dini”dir. İnsanın şerefi, “İlim” ve “Edeb” iledir. Mal ve neseb ile değildir.
Ve ekledi:
- Gururlanmayın. Her şey zayıflıktan yıkılır, iman ise “kibir” ve “gurur”dan.
Evliya, Allah’ın dostudur
Bir gün de gençlerle sohbet ederken;
- Evlatlarım, bir günde, beş defa abdest alıp camiye giden bir mümin, “Evliya”dır, buyurdu. Evliya, “Allah’ın dostu” demektir.
Sonra da;
- Herkes, kendi evine, dostlarını, sevdiklerini çağırır, öyle değil mi? diye sordu onlara.
- Evet efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Siz de Allah’ın evine, yani camiye geldiğinize göre “Allah sizi seviyor” demektir. Yani siz Evliyasınız.
Gençler, sevinç ve şaşkınlık içinde birbirlerine bakıyorlardı ki;
- Şaşırmayın, buyurdu. Zira Evliyalığın dereceleri vardır. Bugün, ehli sünnet itikadında olup, Allahü teâlâya halis olarak inanan ve Onun emir ve yasaklarına göre yaşamaya çalışan kimse, Allah’ın sevdiği kuldur, yani Evliyadır.
Şöyle bitirdi:
- Kimsenin kalbini kırmayın çocuklar. Zira kalb kırmak, “Kâbe’yi yıkmak”tan bile daha büyük günahtır.
|