Amasya Evliyasından Mustafa Akif Efendi “rahmetullahi aleyh”, bir gün sevdiklerine:
- Bir kimse, bir mümin kardeşini sevindirirse, Allahü teâlâ o amelden bir melek yaratır, buyurdu.
Ve ekledi:
- O melek, devamlı ibadet edip, sevabını o kimseye hediye eder.
Şöyle devam etti:
- Nihayet ölüp kabre konunca, yanına gelip sorar:
- Beni tanıyor musun?
Adam cevap verir:
- Hayır, sen kimsin? Ne kadar da sevimli ve güzelsin.
O melek tebessüm ederek;
- Ben, senin, falan Müslümanın kalbine verdiğin neşe ve sevincim. Allahü teâlâ beni, senin o amelinden yarattı, der.
Ve şu müjdeyi verir ona:
- Sen o Müslümanı dünyada sevindirmiştin. Bugün de ben seni sevindireceğim. Sual melekleri gelince, yanında durup sana yardım edeceğim.
Ve ekler:
- Ayrıca kabirde sana yoldaş olup Cennetteki makamını göstereceğim.
Her anımız imtihan
Bir gün de sohbetinde;
- Her anımız imtihan, buyurdu. İmtihansız bir anımız geçmiyor. Ancak bu, dünya imtihanına benzemez.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü neticeleri çok farklı. Dünya imtihanında kaybedersek, en fazla diploma alamayız. O da çok mühim değil. Seneye alırız. Ama ahiret imtihanında kaybetmenin neticesi böyle değildir.
Sordular:
- O nasıldır efendim?
- Onun cezası, Cehennem ateşinde yanmaktır. Ahiret imtihanını kazanmanın mükafatı ise, Cennet nimetlerinde sonsuz yaşamaktır. Farkı anladınız değil mi?
- Evet efendim, çok iyi anladık.
|