Merkez Efendi “rahmetullahi aleyh“, Osmanlılar devrinde yetişen bir velidir.
Adı Musa ise de, bu ismiyle bilinir.
Küçük yaşta başlar ilim tahsiline.
Aklı, fikri, zekası, ilme karşı hevesi öyle çoktur ki, şaşırtır herkesi.
Vakta ki tahsili tamam olur.
Sümbül Sinan ismini duyar o zaman.
Aldırmaz ama.
Zira bazı dedikodular duymuştur hakkında.
Bu bakımdan itibar eylemez pek.
Ama o gece, rüyasına girer mübarek zat.
Şöyle ki;
Rüyasında kapısı çalınır.
Görür ki, gelen Sümbül Sinan hazretleridir.
Açmaz hemen.
Zira istemez içeri girmesini.
Yığar kapı arkasına eşyasının hepsini.
Yetmez, kendi de çıkıp oturur üzerine.
Ama fayda etmez.
Zira Sümbül Efendi kapıyı açar.
Ve, Merkez Efendi eşyalarla birlikte, yerde buldu kendini.
Uyanıp, anlar hata ettiğini.
Sabahı zor bekler.
Ve erkenden çıkar evden.
Sümbül Sinan hazretlerine gider hemen.
Mübarek zat, o esnada kürsüde vaaz etmektedir.
O da içeri girip, kürsüsünün tam arkasına çömelir.
Güya ona görünmeden.
Ama o görmüştür kendisini.
Zira bekliyordur gelmesini.
Bir surenin tefsirini yapmaktadır o ara.
Nihayet tefsir biter.
- Bu tefsiri hepiniz anladınız, der.
Ve ekler:
- Merkez Efendi de anladı.
Sonra daha yüksek manalar vererek tefsine devam eder.
Ama anlamamıştır cemaat bu bahsi.
Sümbül Sinan hazretleri, dersine yine ara verir.
- Bunu hiçbiriniz anlamadı, buyurur.
Ve ekler:
- Hoş, Merkez Efendi de anlamadı.
Evet. Merkez Efendi almıştır alacağını.
Düşünür ki:
"O rüya doğru çıktı vallahi. Girdi gönül evime, ben istemesem dahi.
|