Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin “kuddise sirruh“ çok sevdiği talebesinden Tahir Efendi şöyle anlatıyor:
Bir gün Efendi hazretlerine gitmiştim.
Sohbetinde;
- Evliyanın huzuruna dolu giden, boş döner, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Boş giden de dolu döner.
Sonra bana döndüler.
- Evinde zararlı kitaplar var mı?
- Çok kitaplarım var, ama…
- Onları çıkar evden.
- Peki efendim, deyip huzurdan ayrıldım.
Eve vardım.
Şöyle tek tek baktım kitaplarıma.
Ama hiçbirine kıyamadım.
Halbuki “Peki” demiştim kendilerine.
Uymamak da olmazdı büyüklerin emrine.
İstemiyerek de olsa, bir ikisini çıkardım.
Ve yattım.
Efendi hazretlerini gördüm rüyada.
Sordular hemen:
- Tahir! Kitapları çıkardın mı evden?
O anda uyanıp yataktan fırladım.
İki rekat namaz kılıp yattım.
Yine rüyama girdiler.
Heybetle yanıma geldiler.
Çok korkmuştum.
Zira çok celalliydiler.
Korkmuştum heybetinden.
Buyurdular ki.
- Hâlâ çıkarmadın mı o kitapları evden?
Ter kan içinde uyandım
Fırlayıp abdest aldım.
İki rekat namaz kılıp, evde ne kadar yabancı kitap varsa hepsini attım.
Ertesi gün yanına vardığımda sevinçliydiler.
Bana gülümseyip;
- İyi yaptın, dediler.
Sonradan öğrendim ki, hepsi de zararlıymış meğer.
Onların yerine, bana başka kitaplar verip,
- Bunları oku! buyurdular.
- Baş üstüne efendim dedim.
Ve o kitapları okuyup ilmin tadına vardım.
Öbürlerini atmakla ne iyi etmişim.
Geç de olsa anladım.
|