Mısır’da yetişen büyük Velilerden Şeyh İbni Nuh hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- Boş zamanlarımızı kıymetlendirmeliyiz, buyurdu. Bu zamanlarda, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmalıdır. Hele “Tövbe etmek”, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz.
Ve ekledi:
- İslamiyet’i iyi bilen ve hakikat aleminden haberi olan “Allah adamları”nı çok sevmeli, onların nasihatlarına göre yaşamalıdır. Onların sözleri, kalbe, ruha tesir eder.
Sordular:
- Hikmeti nedir efendim?
- Çünkü onlar kalbden konuşurlar, buyurdu. Büyüklerimiz; “Kalbden çıkan, kalbe girer” buyurmuşlardır.
Şöyle bitirdi:
- İslamiyet’ten kıl ucu kadar ayrılık olunca, kendini tehlikede bilmeli, bu ayrılığı ve uygunsuzluğu hemen yok etmelidir.
Hayat, hayaldir
Bir gün de, bir gence buyurdu ki:
- Hayat, hayaldir evladım. Nasıl yaşarsak öyle ölürüz. Dün öldü. Yarın doğmadı. O halde bugünü değerlendir. Yoksa "Sonra yaparım diyenler helak oldu" hadis-i şerifine dahil olursun.
Delikanlı sordu:
- Hocam ben her şeye kızıyorum, ne yapayım?
Buyurdu ki:
- Ölümü düşün!
Delikanlı anlıyamadı.
O zaman izah etti mübarek zat:
- “Ölüm”ü çok düşünen kızmaz evladım.
Kendinizi sevmeyin
Bir gün de, bazı sevdikleri;
- Hocam, kendimizi başkalarına nasıl sevdirebiliriz? diye sordular.
- Kendinizi sevmemekle, buyurdu.
Ve açıkladı:
- Kendini seveni başkası sevmez. Kendini sevmeyeni herkes sever. Nefsinizi ayaklar altına alacaksınız. Nefsinizden tiksineceksiniz. Bunu başarırsanız, hem Allah sever sizi, hem de insanlar.
|