Irak’ta yetişen Velilerden Seyyid Burhaneddin Efendi ”rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, Allahü teâlâ kullarına çok merhamet ve ikram ederek, helal ve mubah olan şeylerle zevklenmeye izin vermiş, pek çok şeyleri mubah eylemiştir, buyurdu. Helal olan bu sayısız zevkleri, lezzetleri bırakıp da, haram edilen birkaç zevke sapmak, Allahü teâlâya karşı, ne kadar edebsizlik olur.
Ve ekledi:
- Hem de, haram ettiği lezzetleri, daha fazlasıyla mubahlarda da yaratmıştır. Helal olan çeşit çeşit nimetlerin zevkleri bir yana, insanın işinden, Rabbinin razı olmasından daha büyük zevk olur mu?
Dinleyenler;
- Olmaz tabii, dediler.
- Bir kimsenin işini, Efendisinin beğenmemesinden daha büyük cefa, sıkıntı olur mu?
- Olmaz efendim.
Şöyle bitirdi:
- Öyleyse Cennette olanlardan Allahü teâlânın razı olması, Cennet nimetlerinin hepsinden daha tatlıdır. Cehennemdekilerden razı olmaması ise, Cehennem azablarından daha acıdır.
Büyük nimete kavuştuk
Bir gün de buyurdu ki:
- Kardeşlerim, herkes “bir” şükrediyorsa, biz “sonsuz” şükretmeliyiz.
- Neden? diye sordular.
Buyurdu ki:
- Çünkü biz “Ehl-i sünnet alimleri”ni tanıyıp onları sevdik. Onların sayesinde hakkı batıldan ayırır olduk. Dünyada bundan büyük nimet yoktur ve olamaz.
|