Kabr-i şerifi İstanbul’da bulunan Velilerden Seyyid Velayet hazretleri ”rahmetullahi aleyh“, bir gün sevdiği bir gence;
- Akıllı oğlum! Allahü teâlânın sevmediği bu dünyanın arkasında koşma! buyurdu. Gönlünü hep Allahü teâlâya bağlamak nimetini elden kaçırma! Ne sattığını ve buna karşılık neyi aldığını düşün!
Şöyle devam etti:
- Dünyayı ele geçirmek için ahiretini vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı gücendirmek, ahmaklıktır. Dünya ile ahiret birbirinin zıddıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz.
Delikanlı sordu:
- Tavsiyeniz nedir efendim?
- Bu iki zıttan dilediğini seç ve seçtiğine karşılık kendini sat, feda et!
Genç sordu:
- Yani ahireti seç, demek istiyorsunuz.
- Elbette. Ahiret azabı da Cennet nimetleri de sonsuzdur oğlum. Dünyada olanlar ise pek azdır. Elde kalmaz. Üstelik Allahü teâlâ dünyayı sevmez, ahireti sever.
Şöyle bitirdi:
- Büyüklerimiz; “İstediğin gibi yaşa, bir gün öleceksin! İstediğini topla, bir gün ayrılacaksın!” buyuruyorlar.
Allah için iş yapın
Bir gün de sevdiklerine buyurdu ki:
- Kardeşlerim, ahirette "Nasıl yaptığımız" değil, "Niçin yaptığımız" sorulacak.
Sordular:
- Yani ne niyetle yaptığımız mı efendim?
- Evet. Bir işi niçin yapıyoruz? Ona bakalım önce. “İnsanlar için” mi? “Allah için” mi?
- İnsanlar için yaptıysak hocam?
- İşimiz insanlara bırakılır.
- Ya Allah içinse efendim?
- İşte o zaman kurtuluruz ahirette.
|