Büyük Veli Seyyid Fehim-i Arvasi hazretlerine “kuddise sirruh”, bir gün sabırdan sordular.
Cevaben;
- Sabretmek, ferahlamanın anahtarıdır, buyurdu. Hani anahtarla eve girilir ya, sabırla da selamete erilir.
Şöyle devam etti:
- Ferahlamak isteyen, mutlaka sabredecektir. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen; (Sabredenleri severim) buyuruyor. Onun için sabır, dinin yarısıdır. Diğer yarısı ise şükretmektir.
Ve müjde verdi:
- Mümin, her halde kârdadır. Zira hasta olsa, sabreder, sevap kazanır. Şifa bulsa, şükreder, sevap kazanır.
Ve özetledi:
- Velhasıl müminin sağlığı da nimettir, hastalığı da.
En büyük iki nimet
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, Allahü teâlâ bizlere çok büyük iki nimetini ihsan etmiş, buyurdu.
Dinleyenler;
- Onlar nedir efendim? dediler.
- Biri, Ehl-i sünnet itikadı, öbürü Allah dostlarını tanımak ve sevmektir.
Ve izah etti:
- Cennetin kapısı var. Bu kapıdan hiç kimse elini kolunu sallayarak giremez. Zaten bulamaz ki girsin. İşte Cennetin kapısı, Allah dostlarının kalbinden geçer.
Ve daha açıkladı:
- Yani o büyük zatların kalbine giren, Cennetin kapısını bulur. Ne mutlu ki, Allahü teâlâ bize Ehl-i sünnet âlimlerini tanıtmış. Ve ne mutlu ki, Allahü teâlâ bizi o büyüklerin kalbine yerleştirmiş.
Şöyle bitirdi:
- Bu, Cennete girmeye alamettir, müjdedir. Çünkü bu nimet, Cennet kapısının anahtarıdır, hatta Cennetin kapısıdır.
|