İslam âlimlerinin en büyüklerinden Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün sevdiği bir genç;
- Müslüman nasıl olmalıdır efendim? diye sordu.
Cevabında;
- Müslüman, vatanına, milletine faydalı insandır, buyurdu. O, Vatandaşların aynı hak ve hürriyetlere malik olduklarını bilir. Kendini kimseden üstün görmez. Rahat ve huzur içinde yaşadığı aziz vatanını, milletini ve bayrağını çok sever. Kimseye kötülük yapmaz.
- Kâfirlere de mi efendim?
- Elbette. Gayr-i müslimlere, yabancı tüccarlara, misafirlere de hiç kötülük yapmaz.
Şöyle devam etti:
- Müslüman, Müslümanların güzel huylu ve iyi insanlar olduklarını, hâl ve hareketleriyle bütün dünyaya tanıtıp, herkesin seve seve Müslüman olmalarına sebep olur. Kötülük yapanlara nasihat verir. Kimseye hile, hıyanet yapmaz. Kimsenin hakkına dokunmaz. Vergilerini, borçlarını vaktinde öder.
Ve netice:
- Böyle insanı Allah da sever, kullar da sever.
Dünya, ahiretin tarlasıdır
Bir gün de bir talebesine;
- Evladım, Allahü teâlâ hepimizi laftan kurtarıp, iş yapmak nasip eylesin ve bizleri amelsiz ilimden, işe yaramayan bilgilerden korusun! buyurdu.
Ve ekledi:
- Bu dünya ahiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyip, yaratılışta bulunan, toprak gibi yetiştirici kuvvetini işletmeyenlere ve amel, ibadet tohumlarını elden kaçıranlara yazıklar olsun!
Ve izah etti:
- Toprak gibi yetiştirici kuvveti işletmemek, oraya bir şey ekmemekle veya zararlı, zehirli tohum ekmekle olur. Bu ikincisinin zararı, birincisinden kat kat daha çoktur.
Delikanlı sordu:
- Zehirli tohum ekmekten maksat nedir efendim?
- Yani dini, dinden haberi olmayanlardan öğrenmek ve din düşmanlarının kitaplarından okumaktır evladım.
|