Büyük Veli Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri;
- Efendim, insan Cennetlik mi, yoksa Cehennemlik mi olduğunu nasıl anlayabilir? diye sordular
Cevabında;
- Gittiği yoldan, buyurdu.
Ve izah etti:
- (Saadet), Cennetlik olmak demektir. (Şekavet), Cehennemlik olmak demektir. Saadet ve Şekavet, Allahü teâlânın iki hazinesi gibidir. Birinci hazinenin anahtarı, ibadetler, ikinci hazinenin anahtarı ise, günahlardır.
Ve daha açıkladı:
- Allahü teâlâ, her insanın Cennetlik veya Cehennemlik olacağını ezelde biliyordu. Bu bilgisine (Kader) veya alın yazısı denir. Said olacağı ezelde bilinen kimse, Allahü teâlâya itaat eder. Şaki olacağı bilinen kimse ise, hep günah işler.
Ve özetledi:
- Velhasıl dünyada herkes, Cennetlik veya Cehennemlik olduğunu, yaptığı işlerden, yani amelinden anlayabilir.
Sıkıntıya sebep, günahlardır
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, her nimet, Allahü teâlâya, ihlas ile itaat ve ibadet etmekten, her kötülük ve sıkıntı da, günah işlemekten hasıl olur, buyurdu.
Ve ekledi:
- Yani herkese dert ve bela, günah yolundan, rahat ve huzur ise, itaat yolundan gelmektedir. Allahü teâlânın adeti böyledir. Bunu kimse, değiştiremez.
Ve daha açıkladı:
- Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saadet zannetmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de felaket sanmamalıdır.
Ve misal verdi:
- Mescid-i Aksa’da senelerce tesbih ve ibadet ile ömrünü geçiren kimse, ibadetin şartlarını ve ihlası öğrenmediği için, bir secdeyi terk edince, zarar etti. Eshab-ı Kehf’in köpeği olan Kıtmir ise, pis olduğu halde, Sıddîkların arkasında birkaç adım yürüdüğü için, yükseldi.
|