Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün;
- Sünnet neye denir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Allahü teâlânın açıkça bildirmeyip, yalnız Peygamber efendimizin “aleyhisselam” yapılmasını övdüğü, yahut devam üzere kendisinin yaptığı veyahut yapılırken görüp de mani olmadığı şeylere Sünnet denir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Sünneti beğenmemek küfürdür.
Sordular:
- Yani sünneti beğenmeyenin imanı mı gider efendim?
- Evet.
- Peki beğenip de yapmazsa efendim?
- Beğenip de yapmayana azab olmaz. Fakat özürsüz ve devamlı terk eden azarlanmaya ve sevabından mahrum olmaya lâyık olur.
Ve misal verdi:
- Mesela, Ezan okumak, ikamet getirmek, cemaat ile namaz kılmak, abdest alırken misvak kullanmak, evlendiği gece yemek yedirmek, sünnettir.
Sünnet ve çeşitleri
Bir gün de sevdiği bir genç;
- Kaç çeşit sünnet var efendim? diye sordu.
Cevaben;
- Sünnet iki çeşittir, buyurdu. Müekked sünnet, gayri müekked sünnet.
Ve tarif etti:
- Peygamber efendimizin “aleyhisselam” devamlı yaptıkları, pek az terk ettikleri kuvvetli sünnetlere müekked sünnet denir.
Ve misal verdi:
- Sabah namazının sünneti, öğlenin ilk ve son sünnetleri, akşam namazının sünneti, yatsı namazının son iki rekat sünneti böyledir. Bu sünnetler, asla özürsüz terk olunmaz. Beğenmeyenin imanı gider.
Delikanlı sordu:
- Ya gayri müekked sünnet efendim?
- Peygamber efendimizin “aleyhisselam”, ibadet maksadı ile ara sıra yaptıklarıdır ki, ikindi ve yatsı namazlarının dört rekatlık ilk sünnetleri böyledir mesela. Bunlar çok kere terk olunursa, bir şey lazım gelmez.
- Özürsüz olarak büsbütün terk olunursa efendim?
- O zaman azarlanmaya ve şefaatten mahrum olmaya sebep olur.
|