Büyük Velilerden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Bize namazın ehemmiyetinden bahseder misiniz efendim, dediler.
Cevaben;
- Dinimizde en makbul amel, vaktinde kılınan namazdır, buyurdu. Namaz, ibadetlerin en üstünüdür. Vakti girer girmez kılınca, daha üstün olmaktadır.
Ve ilave etti:
- Hazret-i Aişe; (Resulullahın namazını ahir vaktinde kıldığını, iki defa görmedim) buyuruyor. Yani bütün ömründe, bir kere, bir namazı vaktinin sonunda kılmıştır.
Farz yanında nafile
Bir gün de sohbetinde;
- Allahü teâlânın razı olduğu işler, farzlar ve nafilelerdir, buyurdu. Farzların yanında nafilelerin hiç kıymetleri yoktur.
Ardından;
- Bir farzı vaktinde kılmak, bin sene durmadan nafile ibadet yapmaktan daha kıymetlidir, buyurdu.
Şaşırdılar:
- Her türlü nafile ibadetten mi efendim?
- Evet. Her çeşit nafile, mesela namaz, zekat, oruç, zikir, fikir, hep böyledir. Hatta bir farzı yaparken, bunun sünnetlerinden bir sünneti ve edeblerinden bir edebi yapmak da, başka nafileleri yapmaktan kat kat daha kıymetlidirler.
Namazı cemaatle kılın!
Bir gün de sevdiklerine;
- Kardeşlerim, namazları cemaatle kılmalıdır, buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Emir-ül-müminin Ömer-ül-Faruk, bir gün sabah namazını kıldırınca, cemaat arasında birisini göremeyip sordu:
- Filan şahsı göremiyorum. Cemaatte yok mudur?
Dediler ki;
- O her gece nafile ibadet yapıyor. Belki uyumuş, cemaate gelememiştir.
Buyurdu ki:
- Keşke bütün gece uyusaydı da, sabah namazını cemaat ile kılsaydı, daha iyi olurdu.
|