Büyük Velilerden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Beş vakit namazın farzlarını cemaatle kılmak, erkeklere sünnettir, buyurdu. Cuma ve bayram namazları için ise cemaat farzdır.
Ve ekledi:
- Cemaat ile kılınan namazlara daha çok sevap verilir. Nitekim Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Cemaatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmiyedi kat fazla sevap verilir) buyuruyor.
Ve ilave etti:
- Bir hadis-i şerifte de; (İyi bir abdest alıp, mescidlerden birine cemaat ile namaz kılmak için gidenin, Allahü teâlâ, her adımına bir sevap yazar ve her adımında amel defterinden bir günahı siler ve Cennette onu bir derece yükseltir) buyuruldu.
Şahitliği kabul olmaz
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, beş vakit namazı cemaatle kılmak lazımdır, buyurdu.
Ve şunu anlattı:
İmam-ı a’zam Ebu Hanifenin talebesi imam-ı Ebu Yusüf, Harun Reşid zamanında kadı idi. Bir gün Harun Reşidin yanında iken, bir kimse diğerinden dâvâcı oldu. Harun Reşid’in veziri de;
- Ben şahidim, dedi.
İmam-ı Ebu Yusüf hazretleri;
- Hayır, senin şahitliğini kabul etmem, dedi.
Halife sordu:
- Niçin vezirimin şahitliğini kabul etmiyorsun?
- Bir gün, siz ona iş buyurmuştunuz. O da size, “Ben sizin kulunuz, kölenizim” demişti.
- Ne çıkar bundan?
- Eğer doğru söylediyse, kölenin şahitliği makbul değildir. Yalan söylediyse, yalancıdan şahit olmaz.
Halife sordu:
- Peki ben şahitlik etsem, kabul eder misin?
- Hayır, etmem.
- Niçin?
- Çünkü sen, namazı cemaat ile kılmıyorsun.
- Ama ben Müslümanların işleri ile meşgulüm.
- Halıka taatın olduğu yerde, mahluka itaat edilmez.
Halife;
- Doğru söylüyorsun, dedi ve sarayında mescid yapılmasını emretti. Müezzin ve imam tayin edildi ve ondan sonra namazı hep cemaat ile kıldı.
|