Büyük Veli Seyyid Sıbgatullah-i Hizani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı sevdiklerine;
- Kardeşlerim, Allahü teâlâ kalbe ve niyete bakar, buyurdu. Yani bu kulum bu ibadeti yapıyor, ama niçin? Bu hayır hasenatı yapıyor, ama niçin? İslamiyet’i öğreniyor, niçin? Vaaz ediyor, niçin?
Ve ilave etti:
- İşte bu “Niçin?” sorusu, hepimize sorulacak yarın. Bunun da iki cevabı var. Ya Allah için, ya da başka bir şey için.
Sordular:
- Başka şey ne olabilir efendim?
- Bir dünya menfaati olur. Mesela meşhur olmak için, veya zengin olmak için, yahut da aferin desinler diye olabilir. Böyle ise çok kötü.
- Neden efendim?
- Çünkü o zaman cenâb-ı Hak o kula; (Sen bu işi kim için yaptıysan, ücretini de ondan iste. Benden ne istiyorsun?) buyurur. Allah korusun.
Allah için yapılmazsa…
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, her ne yapıyorsanız, sırf Allah için yapın, buyurdu. Bu halis niyetinize başka şey karıştırmayın.
Ve şunu anlattı onlara:
Ahirette bir âlim getirilir. Allahü teâlâ sorar meleklere:
- Bu âlimi nereye götürüyorsunuz?
- Cennete götürüyoruz ya Rabbi.
- Neden?
- Çünkü bu kişi, dünyada iken çok dini kitaplar yazdı yâ Rabbi, çok ilimler öğrendi, çok talebeler yetiştirdi.
Hak teâlâ buyurur ki:
- Doğru ama bunların hiçbirini benim için yapmadı. Kendisine âlim desinler diye, meşhur olayım diye, herkes tanısın diye yaptı. Ve bütün bu istediklerinin karşılığını dünyada aldı. Benden ne istiyor? Atın onu Cehenneme!
|