Evliyanın büyüklerinden Seyyid Muhammed Salih “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri;
- Efendim, Müslüman nasıl olur? diye sordular.
Cevabında;
- Müslüman güleryüzlü, tatlı sözlü olur, buyurdu. Güler yüz ve tatlı sözün, dinimizin yayılmasında mühim yeri vardır. Zira böyle olmayan insanlar dine fazla faydalı olamazlar.
Sordular:
- Neden efendim?
- Çünkü bazı insanlar çok hassastır, çok duygusaldır. Ona bir sert bakarsanız, kalbi kırılır, üzülür, buyurdu.
Ve şöyle bitirdi:
- Güler yüz ve tatlı dil, Müslümanın şiarı, yani alametidir.
Karınca Hacca gidiyormuş
Bir gün de Allahü teâlânın razı olduğu yolu bulmaktan sordular bu zata.
Cevabında;
- Bu, nasip işidir, buyurdu.
Ve şunu anlattı onlara:
Karınca, hacca gitmeye karar vermiş.
Kendsine sormuşlar:
- Sen bu halinle hacca nasıl gidersin?
- Neden gitmiyeyim?
- Ömrün yetmez.
- Kolayı var. Bir güvercine takılır, giderim.
Ve bunu açıkladı:
- İşte bunun gibi Allahü teâlâ bir kulunu, böyle karınca iken, uçan bir kuşa rast getirirse, o kişi Kâbeyi bulabilir. Yani Rabbimizin rızasının nerede olduğunu öğrenir. Dünyada en zor iş, budur.
Şöyle bitirdi:
- Ama dua etmeli, “Yâ Rabbi, bana doğruyu doğru bildir, yanlışı yanlış bildir”, diye dua etmelidir.
Allah için yapılmazsa…
Bir gün de;
- Kardeşlerim, şu dünyada Allah için yapılmayan hiçbir işte tad yoktur, buyurdu.
Sordular:
- Allah için yapılırsa efendim?
- Allah için yapılan her iş, ahiretten sayılır.
- Sırf dünya için yapılırsa efendim?
- O zaman bir Hiçtir. Çünkü dünya, hayaldir, fanidir, aldatıcıdır, vefasızdır. Arkasına takılanlara en büyük fenalığı yapar.
|