Büyük Veli Seyyid Sıbgatullah-i Hizani “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün haramdan sordular.
Cevap olarak;
- Haram ateştir, buyurdu. Ateşin ne olduğunu anlamak isteyen, elini bir an soksun ateşe. Yahut parmağının ucunu bir kibrit alevinde birazcık yaksın da, görsün ateşin ne olduğunu, Allah korusun.
Sonra şunu anlattı:
- Bir gün sobaya kömür koyuyordum. Kapağını kaldırdım. Odunlar çıtır çıtır yanıyorlardı. Hocam sordu bana:
- Kömürler iyice yanmış mı?
Baktım, yana yana nar gibi kızarmış kömürler.
- Evet efendim, dedim.
Ve öylece kaldım. Ateşin dehşetinden dalıp gitmişim. Hocamın sesiyle irkildim:
- Ne oldu, niye kapağı kapatmıyorsun?
- Nasıl kapatayım efendim? Bir insan, bin cilt kitap okuyacağına, şu ateşe elini bir defa sokup çıkarsa âlim olur herhalde.
- Doğru diyorsun. Ama unutma ki bu ateş, Cehennem ateşinin yanında hiç kalır.
Sahipsiz olmak kötü
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Rabbimize hamd olsun ki başıboş değiliz, buyurdu. Başıboş olmak çok tehlikeli. Yani insanın sahipsiz olması kadar kötü bir şey yok dünyada.
Sordular:
- Sahipsiz olmak ne demek efendim?
- Yani bir yere bağlı değil. Başı boş, kendi kendine.
- Peki nereye bağlanmamız lazım efendim?
- Tabii ki İslamiyet’e. İslam âlimlerine.
Ve izah etti:
- Bizler başı boş değiliz. Bizim bir sahibimiz, bir Yaradanımız var. Ve Onun bize emir ve yasakları var. Rabbimizin emir ve yasaklarına göre yaşamalıyız ki ahirette sonsuz nimetlere kavuşalım.
|