Evliyayı kiramdan Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün İslamiyet’i yaşamayan, namaz kılmayan, fakat büyükleri seven bir kimse geldi.
Adamcağız sohbet esnasında;
- Efendim, ben Allah’ı çok seviyorum, diye arzetti.
Mübarek zat sordu:
- Namaz kılıyor musun peki?
- Hayır efendim.
- Öyleyse Allah’ı sevmiyorsun demektir.
Adam şaşırdı:
- Seviyorum efendim. Allah hiç sevilmez mi?
Buyurdu ki:
- Sevmenin şartı, itaattir kardeşim. Söz dinlemektir yani. Seven, sevdiğine itaat eder. Seven, sevdiğinin emrini yapar. Sen Allah’ı sevseydin, Onun emrine itaat ederdin.
Adam düşünceye daldı.
Ve sessizce mırıldandı:
- Bugünden itibaren namaza başlıyorum efendim. Allah sizden razı olsun.
Anne babanın vazifesi
Bir gün de nasihat istediler bu mübarek zattan.
Cevabında;
- Çocuklarınıza her şeyden önce İslamiyet’i öğretin. Peygamber efendimizi “aleyhisselam” anlatın ve Onu sevdirin, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bir anne ve baba, eğer evlatlarına İslamiyet’i öğretmiyor, Peygamber efendimizi “aleyhisselam” anlatmıyor, Onu sevdirmiyorsa, onların en baş düşmanıdır.
Şaşırdılar:
- Çocuklarının mı düşmanıdır efendim?
- Evet. Çocuklarını nefsi için seven anne ve baba, çocuklarının en büyük düşmanıdır. Çünkü onların Cehenneme gitmesine sebep oluyor.
Ve daha açıkladı:
- Çocuğunu seven, onu ateşte yanmaktan kurtarmak için çırpınır. Bu da, ona İslamiyet’i öğretmekle, ibadetlere, namaza alıştırmakla mümkündür ancak.
|