En büyük âlim ve evliyalardan Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün tefsir hakkında sordular.
Cevap olarak;
- Kur’an-ı kerimin tefsirini ancak Peygamber efendimiz “aleyhisselam” yapmış ve eshab-ı kirama anlatmıştır, buyurdu.
Ve devam etti:
- Eshab-ı kiram da Resulullahtan öğrendiklerini, kendilerinden sonra gelenlere, onlar da daha sonrakilere naklederek, müteselsilen bize kadar gelmiştir.
Ve ekledi:
- Bunun haricinde Kur’an-ı kerime yeniden mânâ vermeye kalkmak, Kur’an-ı kerimden dışarı çıkmak demektir.
Sordular:
- Neden efendim?
- Çünkü, hazret-i Peygamber tarafından olsun, Eshab-ı kiram tarafından olsun, Ehl-i sünnet âlimleri tarafından olsun Kur’an-ı kerimin hangi mânâsı eksik kalmış da, şimdi yeniden mânâ verilecek? Aynı kitap.
İyilerle beraber olun!
Bir gün de sevdiği bazı gençlere;
- Evlatlarım, bu gün, gençler için her tarafa binbir çeşit tuzakların döşendiği, hemen hemen her şartın Cehenneme götürücü olduğu, hak ile batılın, şarap ile suyun karıştığı, domuz eti ile koyun etini ayırmanın çok zor olduğu, haram ile helalın fark edilmez hale geldiği şu zamanımızda kurtulmak çok zordur, buyurdu.
Sonra derin bir âh çekti.
- Altını çizerek söylüyorum, inanarak söylüyorum, naklederek söylüyorum. Bugün, şu zamanda kurtulmanın bir tek çaresi vardır. İki değil.
Gençler merak etti:
- O nedir efendim?
- Bu, ne namazdır, ne oruçtur, ne hacdır. Kurtulmanın bir tek yolu ve çaresi kalmıştır. O da, kurtulanlarla beraber olmaktır.
Ve dua etti:
- Allah hiç kimseyi yalnız bırakmasın.
|