İslam âlimlerinin en büyüklerinden Muhammed Bâkibillah “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, kadere inanmak ve kanaat etmek, çalışmamak, fazla istememek midir? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, öyle değildir, buyurdu. Kader, insanların ne yapacağını, Allahü teâlânın önceden bilmesi demektir.
Şöyle devam etti:
- Allahü teâlâ, çalışmayı emrediyor. Çalışanları övüyor. Âyet-i kerimede mealen; (Cihad edenler, çalışanlar, uğraşanlar, oturduğu yerde ibadet edip cihad etmeyenlerden daha üstün, daha kıymetlidirler) buyuruldu.
Ve ekledi:
- Resulullah efendimiz de “aleyhisselam”; (Çalışıp kazananları Allahü teâlâ sever) buyuruyor.
Sordular:
- Bu konuda başka hadis-i şerif var mı efendim?
- Elbette. Peygamberimiz “aleyhisselam”; (İki gün aynı derecede bulunan, her gün ilerlemeyen aldandı) buyuruyor.
Son olarak;
- Bir hadis-i şerifte de; (İşlerinizi yarına bırakmayınız. Sonra yok olursunuz!) ve (Yabancı dil öğrenin. Düşmanın şerrinden böylece kurtulursunuz!) buyuruluyor.
Başıboş değiliz
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, Allahü teâlâ, kendisini tanıyalım diye, bize Peygamberler ve âlimler göndermiş, buyurdu.
Ve ekledi:
- Yani başı boş değiliz. Bir Sahibimiz, bir Yaratanımız var. Ve Onun bizlere emir ve yasakları var. Bütün mesele, bunları öğrenip ona göre yaşamak, bu hududun dışına taşmamaktır.
- Ya taşarsak efendim? dediler.
- O zaman dünyada da zarar görürüz, ahirette de.
|