Evliyayı kiramdan Derviş Muhammed “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, dinde yapılması yasak edilenlerden, mümkün olduğu kadar sakınmalıdır, buyurdu. Allahü teâlânın razı olmadığı şeyleri, öldürücü zehir bilmelidir.
Ve devam etti:
- Kusurlarını düşünüp, bunları yaptığına mahcup olmalı, utanmalıdır. Pişman olup üzülmeli ve hiç günah yapmamaya karar vermelidir.
Ve ekledi:
- Bu üzülmeye ve karara (Tövbe etmek) denir.
Sordular:
- İstiğfar nedir efendim?
- İnsanın, günahlarını affetmesi için Allahü teâlâya yalvarmasına da (İstiğfar etmek) denir.
Derin bir nefes aldı:
- Allahü teâlânın beğenmediği şeyleri utanmadan, sıkılmadan söyleyen ve yapan, Allahü teâlâya karşı durmuş, inat etmiş olur. Bu inatları, hemen hemen onları İslamiyet’ten çıkarır.
Günahın küçüğü olmaz
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, günahın büyüğü, küçüğü olur mu? diye sordular.
Cevabında;
- Büyüklerimiz, haramları, büyük günah ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek lazımdır, buyurdu.
Ve izah etti:
- Çünkü, Allahü teâlâ, istediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. Gazabını, günahlar içinde gizlemiştir.
Ve özetledi:
- Küçük sanılan bir günah, gadabına sebep olabilir.
Birbirinizi çok sevin!
Bir gün de, talebelerine;
- Birbirinizi çok sevin, buyurdu.
- Seviyoruz efendim, dediler.
- Daha çok sevin, buyurdu. Mesela bir arkadaşınızın ismini duvarda yazılı görseniz, önünüzü ilikleyip öyle geçin oradan.
|