Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Ahmed Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- İman nedir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- İman, dinden olduğu sözbirliği ile bildirilmiş olan şeylere, kalb ile inanmaya ve dil ile de imanını söylemeye denir, buyurdu.
Sordular:
- Nelere iman edilmesi lazım efendim?
- İman edilecek şeyler, Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna, kitaplarına, sahifelere, Peygamberlere ve Meleklere imandır.
Ve ilave etti:
- Ayrıca ahirette Haşra, Neşre, Cennette ebedi nimetlere, Cehennemde ebedi azablara, göklerin yarılmasına, yıldızların dağılmasına, arzın parça parça olmasına inanmaktır.
- Başka efendim?
- Beş vakit namazın farz olduğuna ve bu namazların rekatlarının adetlerine, malın zekatını vermek farz olduğuna ve Ramazan-ı şerif ayında her gün oruç tutmanın ve gücü yetene, Mekke-i mükerreme şehrine gidip, hac etmenin farz olduğuna inanmak da lazımdır.
Şöyle devam etti:
- Şarap içmenin, domuz eti yemenin, haksız yere adam öldürmenin ve anaya babaya karşı gelmenin ve hırsızlık ve zina etmenin ve yetim malı yemenin ve faiz alıp vermenin ve kadınların açık, çıplak gezmelerinin ve kumar oynamanın haram olduklarına iman lazımdır.
Büyük günah işlenince…
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, imanı olan bir kimse, büyük bir günah işlerse, imanı gitmez ve kâfir olmaz, buyurdu.
Ve ekledi:
- Günaha, yani harama helal diyenin imanı gider. Haram işleyen fasık olur.
Ve devam etti:
- Ben elbette müminim demeli, imanlı olduğunu söylemelidir. Müminim derken, inşaallah dememelidir ki, bundan, şüphe mânâsı çıkabilir.
Sordular:
- Son nefes için inşaallah denmez mi efendim?
- Evet, son nefes için denebilirse de, dememek daha iyidir.
|