Ali Ramiteni “kuddise sirruh” hazretleri zamanında Seyyid Ata adında salih bir kimse vardı ki, bu büyük Veli’nin büyük zat olduğunda şüphesi vardı biraz.
Tâ ki bir güne kadar.
O gün, dağdan haydutlar gelip, onun bir tek oğlunu kaçırdılar.
Seyyid Ata, çok üzüldü bu hadiseye.
Ancak bu belanın kendisine nereden geldiğini tahmin etmişti.
Önce tövbe istiğfar etti.
Sonra bu büyük Veli’den özür dilemek için büyükçe bir ziyafet tertib etti kendi evinde.
Gayesi, o Veli’nin gönlünü almaktı.
Şehrin eşrafını da çağırmıştı yemek ziyafetine.
Sofralar kuruldu, hazırlıklar tamamlandı. Bütün davetliler geldikten sonra Ali Ramiteni hazretleri “rahmetullahi aleyh” de teşrif etti nihayet.
O gelince, Seyyid Ata kalktı ayağa.
- Ey davetliler, hepiniz hoş geldiniz, dedi. Allahü teâlâya hamdolsun ki, Pirimiz Ali Ramiteni hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” şerefine bir araya geldik. Evvela Pirimiz yemeğe başlamadan hiçbirimiz yemeğe el uzatmayalım!
Onun bu sözleri Ali Ramiteni hazretlerini “rahmetullahi aleyh” çok memnun etmişti.
Şefkatle ona dönüp;
- Ey Seyyid, senin oğlun şu kapıdan içeri girmedikçe ben de elimi yemeğe uzatmayacağım, buyurdu.
Sevinçle tekbir getirdiler
O anda Seyyid Ata'nın oğlu girdi kapıdan.
Onu gören davetliler, hayret ve sevinçle tekbir getirdiler.
O da çok sevinip, sarıldı oğluna.
Ve nasıl kurtulduğunu sordu.
Çocuk şöyle anlattı:
- Buradan onbeş günlük mesafede olan bir yerde, ellerim bağlı vaziyette hapis bulunuyordum. Bir de baktım ki buradayım. Ama nasıl geldim? Kim çözdü ellerimi? Bilmiyorum.
Seyyid Ata, sevinçle kalktı ayağa.
- Rabbimize sonsuz hamd ve şükürler olsun ki, böyle büyük bir Veli ihsan etti bize. Oğlumun kurtulması, yüksek üstadımızın himmetiyle olmuştur, dedi.
Ve ellerini öpüp, özür diledi bu büyük Veli’den.
|