Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretleri, Evliyanın en büyüklerindendir.
Orta boylu, sevimli, yüzü çok nurlu idi.
Mübarek sakalının beyazı daha çoktu.
Yürümesi, ne hızlıydı, ne de yavaş.
Güler yüzlü, tatlı dilli bir mübarek zat idi.
Konuşurken, yüzünü konuştuğu kimseye döndürür ve tane tane konuşurdu.
Kahkaha ile gülmez, tebessüm ederdi sadece.
Kimseyi küçük görmezdi.
Güler yüzle karşılardı herkesi.
Ama celallenip de kaşını çattığında, heybetinden kimse duramazdı karşısında.
Şemaili aynen Resulullaha “aleyhisselam” benzer, her hali Onun sünnetine uygun olurdu.
Hiç huzurum yok
Bir gün, günahlar içinde olan bir genç gelip;
- Efendim, hiç huzurum yok. İçim sıkılıyor, diye dert yandı bu zata.
Mübarek zat sordu:
- Neden sıkılıyorsun oğlum?
- Bilmiyorum hocam. Devamlı bir huzursuzluk var içimde.
- Evladım, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına göre yaşarsan huzurlu olursun. Huzursuzluk, günah işlemekten ileri gelir ekseri.
Ve sordu:
- Evinizde Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı İlmihal kitaplarından var mı?
- Var hocam, olmaz mı.
- Peki okumuyor musun o kitapları?
- Maalesef, okumuyorum efendim.
- Vah vah! Güzelim kitapları raflarda hapsettin öyle mi? Çok yazık. Senin ilacın o kitaplardır işte.
Ve sordu ona:
- Bir hasta, ilacını bilse ama kullanmasa, iyi olabilir mi evladım?
- Olamaz tabii hocam.
- İşte senin halin de buna benziyor. İlacın var, kullanmıyorsun. Bir ilaç kullanılmıyorsa, evde bulunmasının ne faydası olur?
Ve ekledi:
- O kitapları okuyup tatbik edersen, sıkıntıdan kurtulur, huzura kavuşursun.
|