Behaeddin-i Buhari hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” Emir Hüseyin adındaki bir talebesi şöyle anlatıyor:
Ben, Kasr-ı arifan'da çiftçilik yapıyordum.
Ama Müslümanlıkla pek ilgim yoktu.
Tam bir cehalet içinde geçiriyordum ömrümü.
Hayatı, yiyip içip yatmaktan ibaret zannediyordum.
Behaeddin-i Buhari hazretleri “rahmetullahi aleyh” bizim mahallemizde ikamet eder, sık sık karşılaşırdık yolda kendisiyle.
Bana tebessüm ederdi her seferinde.
Bir gece de, rüyamda gördüm kendisini.
Bana bir ayna verip;
- Şu aynada kendine bak! buyurdu.
Kendimden iğrendim
Baktım.
Fakat çok çirkin gördüm suretimi.
Öyle ki, iğrendim kendimden.
Ertesi gün, yolda karşılaştık yine.
Yanıma yaklaşıp sordu:
- Rüyada sana o aynayı kim verdi?
- Siz verdiniz efendim.
- Peki kendini neden çirkin gördün acaba?
- Bilmiyorum efendim.
- Hiç merak etmedin mi sebebini?
- Ettim ama…
Buyurdu ki:
- Namaz kılmadığın için çirkin gördün kardeşim. Eğer namazlarını güzel kılsaydın, çok güzel görürdün kendini aynada.
O gün namaza başladım.
Ve bırakmadım bir daha.
Uyandırmaya kıyamadı
Bir gün de evin kedisi gelip yattı bu zatın paltosunun eteğine.
Ve uyudu.
Bir müddet sonra namaz vakti geldi.
Camiye gitmek için kalkmak isteyince farketti mübarek zat.
Bir müddet uyanmasını bekledi.
Ancak uyanmadı hayvan.
Uyandırmaya da kendi kıyamadı.
Ne yaptı dersiniz?
Yattığı yeri kesti ve kalkıp namaza gitti.
Gelince, o parçayı tekrar dikti paltosuna.
|