Seyyid Ahmed Bedevi “rahmetullahi aleyh”, gece gündüz Rabbini düşünür, bir an çıkarmazdı yadından.
Ve Onun muhabbetiyle kendiden geçer ve hareket edemezdi.
Böyle durumlarda gözlerini semaya diker, kırk gün veya daha çok kalırdı aynı halde.
Gözlerinin karası ateş koru gibiydi.
Mübarek simasında öyle bir heybet vardı ki, bakmak için kimsede cesaret olmazdı.
Kendi talebeleri bile yüzüne bakamadığı için peçe ile örterdi devamlı.
Abdülmecid adındaki bir talebesi, mübarek yüzünü görmeyi çok istiyordu.
Nihayet bir gün;
- Efendim, örtünüzü açsanız da mübarek yüzünüzü bir görsem, diye rica etti.
Dayanamazsın
Cevabında;
- Dayanamazsın, buyurdu. Zira gözlerime bir defa bakmak, bir can mukabilidir. Senin de canına mal olabilir.
Talebe buna rağmen;
- Olsun efendim, dedi. Bir kerecik göreyim. Gam değil, ondan sonra ölürsem de öleyim. Çünkü takatım kalmadı artık. Hiç olmazsa görüp de gideyim ahirete.
Eh, ölümü bile göze almıştı delikanlı.
- Peki öyleyse, deyip kaldırdı örtüsünü.
O âşık genç, yüzünü bir kerecik görür görmez Allah deyip düştü.
Ve ruhunu teslim etti.
Gerçekten bir bakışı canından etti onu.
Altın’dan kıymetli şey
Bu zat, bir gün cemaatine;
- Size altından daha kıymetli bir şeyi haber vereyim mi? diye sordu.
- Seviniriz efendim, dediler.
- Altından daha kıymetli olan şey, dua almaktır, buyurdu.
Şaşırdılar:
- Dua almak mı efendim?
- Evet, insanlardan altın istemeyin, ama dua isteyin. Kârlı çıkarsınız.
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü altın biter, dua bitmez. Ben herkesten dua istiyorum. İnşallah bu dualar, tonlarca altına bedel olacak.
|