Ebu Muhammed Basri “rahmetullahi aleyh”, Allah adamlarındandır.
Zengindi, ama dünya sevgisini çıkarmıştı kalbinden.
İnsanlar, akın akın sohbetine koşar, O da o Müslümanların kalblerine ilim, hikmet saçardı.
Bir seveni anlatıyor:
Ebu Muhammed ismini işitince, ziyaret etmek istedim.
Ve aynı gün çıktım yola.
O yere yaklaşınca, pek çok hayvan sürüleriyle karşılaştım.
Ayrıca hurmalıklar, tarlalar, bağlar ve bahçeler.
İlk rastladığım adama;
- Bu hayvanlar ve bu bağlar kimindir? diye sordum.
Cevabında;
- Hepsi de Ebu Muhammed hazretlerinindir, dedi.
Çok şaşırdım.
“Bu nasıl bir Veli ki, dünyalığı çok” diye düşündüm içimden.
Bildiğime göre, Allah adamlarının malı mülkü olmamalıydı.
Öyle öğrenmiştim yani.
“Öyle ise bu kişi Evliya olmamalı” dedim kendi kendime.
Hem bunları düşünüyor, hem de ilerliyordum yollarda.
Bir taraftan da; “Bu kadar yolları boşa geldim” diyordum.
Kapı, çalmadan açıldı
Nihayet ulaştım bu zatın hanegahına.
Henüz kapısını çalmamıştım ki, bir hizmetçi gülümseyerek açtı kapıyı bana.
Ve iltifatlarla aldı beni içeri.
Ebu Muhammed hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” huzuruna çıkınca, elimde olmayarak, meyl etti kalbim ona.
Bana, ismimle hitab edip;
- Ya Ömer! Yol boyunca gördüğün o mal ve mülkler, bende bir emanettir, buyurdu. Onların tamamı bize ait ise de, sevgileri yoktur kalbimizde. Çünkü kalb, Allah içindir ve Ondan başka şeylerin bu kalbde yeri olmaz.
Şöyle devam etti:
- Veliler “rahmetullahi aleyhim”, dine ve insanlara hizmet için dünyalığı alır, ama ellerine geçeni Allah için harcarlar. Zaten bir kalbde az bir dünya sevgisi olsa, o kimseye Hak teâlâyı tanımak nasib olmaz.
|