İmam-ı Şarani hazretleri “rahmetullahi aleyh” naklediyor:
Benim ilk hocam İmam-ı Şenavi hazretleridir.
Âlim ve Veli olup, tasavvufta da yüksekti derecesi.
Beni talebeliğe ilk kabul ettiğinde Ahmed-i Bedevi hazretlerinin kabrine gittik önce.
Ziyareti bitirip geri dönmeden tanıttı beni bu büyük Veli’ye.
Şöyle ki;
- Efendim, bu, bizim sevdiklerimizdendir. Yüksek himmetinizle bunu da nurlandırınız, diye arzetti.
O anda bir ses geldi nurlu kabrinden.
Rahat duydum ve anladım.
Ona cevaben;
- Peki, olur evladım, buyurmuştu açık olarak.
Sevinmiştim.
Zira beni de himmetine almıştı mübarek zat.
O anda, nurlu elini gördüm kabrinin üzerinde.
Uzatıp kuvvetle tuttu elimi.
Eğilip hürmetle öptüm.
O anda değişiklik hissettim kalbimde.
Sanki kalb gözüm açılmıştı.
Allah beni seviyor mu?
Bir gün de, bu zatın huzuruna bir genç gelerek;
- Efendim, ben birşeyi çok merak ediyorum, dedi.
- Neyi merak ediyorsun oğlum?
- Allah beni seviyor mu acaba efendim?
Sordu ona:
- Sen Allah’ı seviyor musun peki?
- Vallahi çok seviyorum hocam.
- Öyleyse O da seni seviyordur. Çünkü Allahü teâlâ seni sevmese, sen Onu sevemezsin.
Delikanlı sevinmişti.
- Öyle mi efendim?
- Tabii evladım. Sevgi yukardan gelir çünkü. Baba evladını sevmezse, evlat onu sevemez. İşveren, çalışanı sevmezse, onlar onu sevemezler. Bu, hep böyledir.
|