İbrahim Havvas “rahmetullahi aleyh”, Hac yolunda bir rahiple karşılaştı.
Birlikte yürüyüp hasbihal ettiler yol boyunca.
Sonra önlerine bir nehir geldi.
Rahip bu zata dönüp;
- Ey İbrahim! Senin dinin mi hak, benim ki mi? Bunu, tecrübe ile anlayabiliriz, dedi.
- Nasıl anlarız?
- Çok kolay. Şu suyun üzerinden hangimiz yürüyüp karşıya geçerse, onun dininin hak olduğu anlaşılır. Deneyelim mi?
- Hayhay.
Önce rahip su üzerinden yürüyüp geçti karşıya.
Yâ Rabbi, bana yardım et!
İbrahim Havvas hazretleri buna çok şaşırıp;
- Yâ ilahi, bana yardım et, onun karşısında mahcup etme, diye yalvardı.
Ve Besmele söyleyerek geçti karşı tarafa.
Rahip;
- İkimiz de geçtik, dedi. Bir daha yarışmamız lazım.
Ve devam ettiler yollarına.
Nihayet acıktılar.
Rahip;
- İkimiz de acıktık, dedi. Haydi bir daha yarışalım. Hangimizin önüne daha leziz rızıklar gelirse, onun dininin hak olduğunu anlayalım, tamam mı?
- Tamam.
Sonra bir kağıda sihir olarak bir şeyler karalayıp;
- Gör bak, dedi. Bana nasıl rızık gelecek.
Senin dinin hakmış
Derken bir köpek, ağzında tuttuğu bir dilim kuru ekmekle gelip durdu rahibin önünde.
Rahip, köpeğin ağzından ekmeği alıp yemeye başladı.
İbrahim Havvas hazretleri “rahmetullahi aleyh” dua etti.
O anda nur yüzlü birini gördü yanında.
Elinde, üzeri leziz yemeklerle dolu büyükce bir sini tutuyordu.
Rahip bunu görünce, insafa geldi.
- Ben iki defa da sihir yapmıştım, dedi. Ama seninki gerçekten keramet. Anladım ki senin dinin haktır.
Ve kelime-i şehadeti getirip Müslüman oldu.
|