Abdullah bin Mübarek “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine:
Bir ateşperest ile birlikte bir yerde çalışıyorduk.
Namaz vakti gelince;
- Ben namaza duracağım. Bana bir zarar yapar mısın? diye sordum.
Cevaben;
- Hayır, söz veriyorum ki sana bir zarar yapmayacağım, dedi.
Ve ekledi:
- Bu hususta müsterih ol.
O böyle söyleyince, namaza durdum.
Gerçekten de ahdinde durdu ve bir fenalık yapmadı bana.
Sonra, ateşperestin ibadet vakti geldi.
O da, benden teminat istedi bu konuda.
Ben de ona;
- İbadetini rahat rahat yapabilirsin. Benden sana zarar gelmez, dedim.
Fakat o, ateş yakıp da karşısında secdeye varınca dayanamadım.
Din gayretim galebe çaldı.
Ahdine vefa eyle!
Tam üzerine hücum edecektim ki, o esnada bir ses duydum gaibten.
“Söz vermiştin, ahdine vefa eyle!” diyordu.
Hemen geri çekildim.
Ama o farkına varmış bu işin.
Secdeden kalkınca;
- Sen bana hücum edecektin ki, birden geri çekildin, dedi. Niçin öyle yaptın?
Cevaben;
- Rabbim beni ikaz etti, dedim.
- Nasıl ikaz etti?
- Söz vermiştin, ahdine vefa eyle! diye ikaz etti beni.
O bunu işitince, kelime-i şehadeti okuyup Müslüman oldu.
Sebebini sorunca;
- Senin ilahının hak olduğunu anladım, dedi.
- Nasıl anladın ki?
- Çünkü senin ilahın, düşmanı için dostunu azarladı. Onun hak mabud olduğunu bundan anladım.
|