Bir gün Hasan-ı Basri “rahmetullahi aleyh” hazretlerine bir genç gelip;
- Bana nasihat eder misiniz, diye rica etti.
Cevabında;
- Sen Rabbinin emrini aziz tut ki, Allah da seni aziz tutsun, buyurdu. Önünde çok korkunç tehlikeler var evladım.
Delikanlı merak etti:
- Ne gibi tehlikeler efendim?
- Ölüm, kabir ve mahşer, sonra mizan, sırat ve Cehennem. Bu tehlikeli geçitlerden geçeceksin. Ya kurtulur, Cennete girersin, ya da düşersin Cehennem ateşine.
Ve ekledi:
- Akıllı insan, hesap günü gelmeden, hesabını gören ve cevaplarını hazırlayandır.
Niçin gülüyorsun?
Bir gün de bir grup genci gördü ki, içlerinden biri kahkahayla pek fazla gülüyordu.
Böyle aşırı gülen genci yanına çağırarak;
- Hayırdır evladım, buyurdu. Bu kadar çok güldüğünü görünce merak ettim. Yoksa ahirete imanla gittin de ona mı seviniyorsun böyle?
Genç büktü boynunu:
- Hayır efendim.
- Kabir azabından mı kurtuldun?
- Hayır.
- Yoksa Mizanda amellerin tartıldı da sevapların ağır mı geldi?
- O da değil efendim.
- Sırat köprüsünü mü selametle geçtin yoksa?
- Hayır efendim.
Buyurdu ki:
- Öyleyse bu kadar kahkaha nedir evladım? Bir insanın önünde bu kadar tehlikeler varken nasıl böyle sevinir, nasıl böyle çok güler?
Genç almıştı alacağını.
Ondan sonra hiç gülmedi artık.
Tövbe edip yöneldi Allah'a.
|